Karabasan olarak da adlandırılan uyku felci, uyku problemleri arasında yer alır. Gün içerisinde yaşanan yoğun stres, aç uyumak gibi sebeplerde karabasan (uyku felci), görülebilmesine neden olabilir. Uykuya dalmadan önce ya da daldıktan hemen sonra meydana gelen geçici hareket yetersizliğe neden olur. Kişiler, çoğunlukla huzursuz edici halüsinasyon ve boğulma hissi barındıran rüyalar sırasında farkındalığını sürdürür. Uyanıklık ve uyku unsurlarını içeren uyku felci sırasında rahatsız edici semptomlar ortaya çıkarabilir.

İnsan beyni, bilinen tüm canlıların organları arasındaki en gelişmiş organdır. Tam olarak çözülemeyen ve son derece karmaşık bir çalışma şekline sahip olan bu organ, insanların uyumasına, uyanık olmasına ve uykuya dalma anına göre farklı şekillerde çalışır. Uyanık olduğumuz anda son derece aktif ve çalışkan olan beynimiz, uyuduğumuz anda da tam olarak işlevlerini sonlandırmaz ve kendini başka bir çalışma formuna sokar. Rüyalar gördüğümüz ve dinlendiğimiz bu sürede, anlamlandıramadığımız olaylardan birisi olan “karabasan gelmesi” olayını da yaşamamız mümkündür. Herkesin en azından bir kere yaşadığı ve birçok batıl inancın ortaya çıkmasına neden olan bu olayın neden kaynaklandığı, ancak gelişen tıp sayesinde çözülebilmiştir.

Bugün bilim dünyası tarafından kanıtlanmış ve anlamlandırılabilmiş olan bu olay, aslında beynimizin yaşadığı basit bir ikililik durumudur. Beynimizin uykuyu, görüntüyü, bilinçaltını, hareketleri ve diğer birçok şeyi kontrol eden bölümleri farklıdır. Farklı olmalarına rağmen birbirleriyle tamamen bağlantılı olan bu bölümler, beyinde bulunan düzenin karışmaması adına bizim farkında olmadığımız bir sırayla çalışırlar. Örneğin beynin rüya görmemizi sağlayan bölümü (aslında rüya görmek tüm beynin dahil olduğu bir işlemdir ancak bazı beyin bölümleri rüyanın tetiklenmesini gerçekleştirir), beyin uykuya dalmadan asla devreye girmez. Aksi takdirde halüsinasyonlardan çok daha etkili olan rüyalar, gerçek hayatta her an karşımıza çıkabilirlerdi ve bu durum asla iyi bir şekilde sonuçlanmazdı.

Birbirine bağlı olan bu bölümler, beyin uyku durumuna geçtiğinde birbirlerini tetikleyerek vardiya değişimi yaparlar. Uyku durumunda vardiyasını sonlandıran beyin bölümlerinin arasında görme, koklama, tatma gibi hislerin kontrol edildiği beyin bölümleri de yer alır. Bu nedenle uyku durumunda olan birisinin gözünü açsanız bile görmesi mümkün değildir. Uyuduğumuz sırada bu bölümlerin devre dışı kalmasıyla birlikte rüya görmemizi sağlayan bölümler aktifleşir ve durumlarına göre işlevlerini gerçekleştirirler, yani bazı etkenlere göre rüya görürüz veya görmeyiz. Halk arasında “karabasan gelmesi” olarak bilinen uyku felci, bahsettiğim beyin bölümlerindeki aktifleşme ve devre dışı kalmanın yanlış şekillerde yaşanmasıyla birlikte gerçekleşir.

Bu durumu çoğu karabasan gelmesi olayının yaşanma şekli üzerinden açıklayalım. Uyuduğumuz sırada birden gözümüz açılıyor, yatağımızda bulunduğumuzu görüyoruz ancak hiçbir şekilde hareket edemiyoruz. İçerisinde bulunduğumuz durumun ilginçliğinden dolayı bir anlık şaşkınlık ve korku yaşıyoruz ama o an, korkmamız gereken daha kötü birşeyin olduğunu görüyoruz; odanın en karanlık köşesinde birşey kıpırdıyor! O tarafa doğru baktıkça merağımız ve korkumuz artıyor ancak bakmaya devam ediyoruz. Kıpırdayan şey (genelde tamamen gölgeden oluşur, insan silüetine sahiptir ve son derece korkunçtur) bulunduğu köşeden ayrılıp bize doğru yaklaşmaya başlıyor. Tam bu sıralarda paniklemeye başlıyoruz ancak göğüsümüzde birşeyin oturduğu hissine kapılıyoruz (bazı kişiler gölgenin onu boğduğunu veya gerçekten göğüsüne oturduğunu söyler), bu nedenle nefes almamız zorlaşıyor. Bu durumun gördüğümüz şeyden kaynaklandığını düşünüyoruz ve daha çok korkuyoruz. O şey tam bize yaklaştığını anda da birden zıplayarak uyanıyoruz. Tabii ki o korkuyla etrafı araştırmaya başlıyoruz ancak hiçbir yerde hiçbir şey yok… İşte karabasan gelmesi olayı temel olarak böyle yaşanır. Elbette kişinin durumuna ve korkularına göre hikayede bazı değişiklikler olabilir, ancak hikayenin özü budur.

Şimdi gelelim bu durumun neden kaynaklandığına. Uyku felci, uyuyan insanın kontrolsüz bir şekilde uyanmasından kaynaklanır. Normal bir şekilde uyandığımızda beynimiz, uyku ile çalışan tüm bölümlerini devre dışı bırakır ve konuşma, görme, hareket etme gibi eylemlerimizin kontrol edildiği bölümleri devreye sokar. Uyku felcinin yaşandığı sıralarda beyin uyanır ancak bu bölümlerden sadece görme bölümünü devreye sokar. Uyuyan diğer tüm bölümler, uykuda olmaları nedeniyle konuşamamamıza veya hareket edemememize neden olurlar. Uyandığımız an sadece etrafımıza bakabildiğimiz bu ilginç durum, doğal olarak korkmamıza ve paniklememize neden olur. Gözlerimizin görebilmesinin rağmen hala uyku durumunda olan beyin, o an yaşadığımız, gördüğümüz ve düşündüğümüz her şeyi abartmaya başlar.

Uyku felci sırasında gördüğümüz tüm görüntüler, uyku durumunda olan ve normal çalışma şeklinden daha farklı çalışan beynimize aktarılır. Bu gibi durumlarda son derece kolay erişilebilir olan bilinçaltı, beynin yaşadıklarından korkmasıyla birlikte devreye girer ve bizler için son derece gerçek olan bir senaryo oluşturur. Bilinç dışı o kadar başarılıdır ki, o an başımıza gelebilecek en kötü olayın o karanlık köşeden, asla tanıyamadığımız (çünkü beyin en çok bilmediğinden korkar) bir yaratığın çıkması olduğunu bilir ve bunu canlandırır. Karanlık köşeden çıkan ve tanımlayamadığımız yaratık, bizi korkutmasının yanı sıra zor nefes almamıza da neden olur ama aslında bunun tek nedeni, yavaşlamış olan vücudumuza sadece ihtiyacı olduğu kadar oksijen çeken ciğerlerimizin az çalışmasıdır. Yani zor değil, sadece daha önce hiç görmediğimiz bir şekilde yavaş nefes alıyoruzdur. Bu olayın yaşanması sadece biraz korkmanızın dışında size hiçbir şekilde zarar vermez ve bunu hiç yaşamamış olmak veya ortalamadan daha fazla yaşamak tamamen normaldir.

Karabasanın gelmesine sebep olan faktörler

Uyku felci olarak da bilinen karabasanın gelmesine sebep olan faktörler şu şekilde sıralanabilir:

•    Yemek yedikten sonra uyumak,
•    Yoğun ve düzensiz çalışma saatleri,
•    Gün içerisinde uyuma eğilimi,
•    Uyku düzeninin olmaması,
•    Stres,
•    Uyku problemlerine tetiklenmesine neden olan depresyon gibi durumlar,
•    Yaşam tarzının ya da ortamın ani bir şekilde değişmesi,
•    Uyku sorunu yaşanma durumunda kullanılan ilaçların etkisi,
•    Aç uyumak,
•    Aşırı sigara ve alkol kullanımı,
•    Sırt üstü uyumak.

Karabasan kimlere gelir, kimlerde görülür?

Karabasan, stres altında olan ve uyku düzeninde problemler yaşayan kişilere gelebilir. Uyku problemlerinin görülmesiyle beraber uyku felcine maruz kalan kişiler genellikle uyku düzeni olmayan, gün içerisinde aşırı uyuyan, stres altında çalışan ya da vardiyalı çalışma düzenine sahip olan kişilerde görülebilir.

Karabasan tehlikeli midir?

Karabasan yani uyku felci yaşandığı durumda ölüm korkusu gibi hisler doğabilmektedir. Fakat uyku felci (karabasan) ciddi bir problem olarak tanımlanmamaktadır. Sık görülmesi durumunda kişiyi psikolojik olarak etkileyerek kaygı ve anksiyetenin oluşmasına sebep olabilir.

Uyku felci (karabasan) nasıl geçer?

Uyku felcinden kurtulmak için uygulanan tıbbi tedavi yollarının yanı sıra kişilerin bu durumun yarattığı olumsuz psikolojik etkilerden korunmak için psikolojik destek alması ve psikolojik iyi oluşunu destekleyecek aşağıdaki önerileri uygulaması fayda sağlayabilir.
o    Düzenli uyku rutini oturtmak için her gece 6-8 saat arası uyumaya özen göstermek
o    Uyku felcine katkıda bulunabilecek diğer psikolojik sorunlar için terapiye başlamak
o    Alkol ve madde kullanımından uzak durmak
o    Uyku hijyeni pratikleri uygulamak
o    Uyku bozukluklarının taraması için doktora başvurmak

Aşı Haftası dolayısıyla bilgilendirme yapıldı Aşı Haftası dolayısıyla bilgilendirme yapıldı

Uyku felcini (karabasanı) atlatmak için öncelikle buna sebep olan etkenleri ortadan kaldırmak gerekir, bu bazen farklı bir çeşit uyku bozukluğundan bazen de psikiyatrik bir rahatsızlıktan kaynaklanabilir. Uyku kalitesini düşürücü alışkanlıklar ve davranışlarda bulunmak uyku felcinin yanı sıra başka sağlık sorunlarına neden olabilir. Sağlıklı ve dinlenmiş bir zihin ve vücut için sağlıklı uyku gereklidir.

Uyku felci için meditasyon-rhatlama terapisi

Cambridge Üniversitesinden nörologların doğrudan karabasana yönelik bir müdahale olarak geliştirdikleri6 Meditasyon-Rahatlama Terapisi uyku felci deneyimini azaltmak için 4 adımdan oluşan bir program izler.
o    Atağın yeniden değerlendirilmesi: Kişi yaşadığın durumun hayati bir tehlikesi olmadığı yönünde yeniden değerlendirir ve panikten kaçınır.
o    Duygu regülasyonu: Kişi yaşadığı durumu çok kötü değerlendirmesi kaygısını ve korkusunu arttırmasının bu durumdan kurtulmak yerine karabasanı kötüleştireceğini ve devamına sebep olacağının farkına varmak.
o    Dikkat meditasyonu: Dikkati içsel bir duyguya odaklamak.
o    Kasları gevşetme: Kişinin kaslarını gevşetmesi ve nefes egzersizleri yapması karabasandan kurtulmasına yardımcı olur.

Peki bu karabasanın bilim dışında dini açıdan yorumu nedir?

Dini açıdan konuya açıklık getiren bazı sitelerden derlediğimiz bilgiler şöyle;
Bu olaya karabasan veya kıllı yaratık deniliyor. Bu olayın aslı vardır. Ancak tehlikeli bir tarafı yoktur. Bazı cinlerin manyetik yönü ağır basan bazı insanlara değişik şekillerde görünmesidir. Cinler bünyesi hassas ve manyetik özellik taşıyanlar ile irtibat kurabilirler. Aynı yerde sadece bir kişi fark eder diğerleri anlayamayabilir. Demek ki manyetik bir durumunuz söz konusu. Tehlikeli bir durum yoktur.

Buna benzer konular için yapacağımız tavsiyeler şunlardır:
1. Abdest alıp iki rekat namaz kılıp abdestli yatmak.
2. 33 defa sübhanellah, 33 defa elhamdülillah ve 34 defa Allahü ekber diyerek uyumak.
3. Yedi defa Ayet el-Kürsi'yi okuyup sağa, sola, arkaya, öne, alta ve üste üfleyip yedincisini üflemeden uyumak.
4. Fatiha, Nas, Felak, İhlas surelerini okumak.
5. Cevşen duasını okumak ve üzerinizde Cevşen duasını bulundurmak.

Karabasanın basit bir uyku hastalığı olduğunu belirten uzmanlar, bu konu hakkında şöyle diyor:

“Karabasan, uykuya daldıktan bir süre sonra şeytanın gelip göğse oturması boğazınızı sıkması nefes alamama hiçbir yerinizi oynatamama bağıramama yardım isteyememe şeklinde tarif edilen müthiş bir dehşet ve panik tablosu olarak tanımlanır. Kültürümüzde cinlerle ilişkilendirilen ve sıklıkla hocalara danışılan bu durum aslında basit bir uyku bozukluğudur. Bu olay uykuya daldıktan kısa bir süre sonra özellikle genç insanlarda hafif uykudan derin uykuya geçiş esnasında üst beyinle alt beyin arasında geçici bir uyumsuzluktan kaynaklanan sorun nedeniyle yaşanabilmektedir. Bu olay, bütün dünyada yaygın olarak görülmektedir. Örneğin bunun Japon halk kültüründe deniz cinlerine İngiliz halk kültüründe hortlaklara Kuzey Amerika’da cadılara bağlı olduğu zannedilirmiş. Ülkemizde bunun çok basit tedavi edilebilen nörolojik bir sorun olduğu maalesef bilinmemektedir. İnsanlarımız bu konuda ehil olmayan kişilere gidip zaman kaybetmektedirler. Bu hastaların mutlaka nörolojik muayeneden geçmeleri gerekmektedir. Bu tür hastaların bazılarında çok nadir olarak tümör kanser damar yumaklaşması ya da iltihap gibi beyin sapı kisti saptanabilmektedir. Bu gibi durumların bertaraf edilebilmesi için hastaların ciddi bir nörolojik incelemeden geçirilmeleri şarttır. Tedavi kısa basit kolay ve kesindir.”

Tarihsel araştırmalar

İbni Sina (M.S. 980-1037), “Kanun” (Canon) kitabında ruh bozukluklarını ve hastalıklarını on beş grup içinde toplamış, bunlar arasında şu hastalıklara yer vermiştir:
Beyin dokusuna ve beyin zarlarına sarı safranın etkisi sonucu ortaya çıkan ateşli akıl hastalıkları,
Beyinde, orta ve yan karıncıkların dokusunda değişme sonucu ortaya çıkan algı, bellek ve düşünce bozuklukları,
Kanın, kara ya da sarı safranın neden olduğu bilinç bulanıklıkları, kara safranın neden olduğu melankoli.
İbni Sina sınıflandırmasında aşırı tutkulara, eşcinselliğe, karabasana, kuduza, maniye ve şubat aylarında “kendisini kurt gibi görme” belirtisiyle ortaya çıkan hastalığa da (lycanthropy) yer vermiştir.

Fernel (M.S. 1497-1558), Fransa’da ruhsal bozuklukları ve hastalıkları beynin zarlarını, yapısını ve karıncıklarını bozan nedenlere bağlı olarak üç büyük gruba ayırmıştır. Birinci grupta baş ağrılarına; ikinci grupta ateşli akıl hastalıkları, bilinç bulanıklığı ve maniye; üçüncü grupta baş dönmesi, epilepsi, felç, karabasan, kasılma, melankoli ve titremeye yer vermiştir.

Editör: Merve Kiraz