KÜLTÜR-SANAT

Karia’nın Saklı Hazinesi: Alabanda Antik Kenti Gün Yüzüne Çıkıyor

Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Doğanyurt Köyü sınırlarında yer alan Alabanda Antik Kenti, tarihi kökleri, mitolojik öyküleri ve eşsiz konumuyla yeniden dikkatleri üzerine çekiyor.

Abone Ol

Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Doğanyurt Köyü’nün Araphisar Mahallesi sınırlarında bulunan Alabanda Antik Kenti, tarih ve doğa tutkunları için keşfedilmeyi bekleyen bir açık hava müzesi gibi. Karadağ’ın iki tepesinin eteğinde kurulan kent, kuzeyde Çine Ovası’na hâkim konumuyla dikkat çekiyor. Antik kent, sadece tarihî değil, doğal zenginlikleriyle de göz kamaştırıyor.

Yaklaşık 4 kilometre doğusunda Çine Çayı (antik adıyla Marsyas) bulunan Alabanda’ya ulaşım oldukça kolay. Asfalt bir yolun antik kentin içinden geçerek Alinda Antik Kenti’ne kadar devam etmesi, bölgeyi gezginler için cazip bir güzergâh hâline getiriyor.

Bir At Yarışının Ardından Gelen İsim

Alabanda isminin kökeni, Karia dilinde “ala” (at) ve “banda” (yarış) sözcüklerinden türediği düşünülüyor. Antik Bizans tarihçisi Stephanos’un aktardığına göre, Karia Kralı’nın oğlu Alabandos’un kazandığı bir at yarışı, kentin adının kaderini belirliyor. Bu efsane, bölgeye mitolojik bir aura katarken, Romalı hatip ve yazar Çiçero’nun bir başka görüşü ise kentin isminin Kar Tanrısı Alabandos’tan geldiği yönünde.

Helenistik Dönemde Yeni Bir Kimlik: Khrysor Antiokhia

Büyük İskender’in Anadolu seferi sırasında adı geçmeyen Alabanda, M.Ö. 3. yüzyıldan sonra tarih sahnesinde yeniden beliriyor. Seleukos İmparatorluğu döneminde, kent Khrysor Antiokhia adını alıyor. Delphi'de bulunan bir yazıt, III. Antiokhos'un talebi üzerine Yunan şehirlerinin bir araya geldiği Amphiktion Meclisi tarafından Alabanda’nın dokunulmaz şehir ilan edildiğini ortaya koyuyor. Bu kutsal dokunulmazlık kararı doğrultusunda kent, Zeus Khrysaoeos ve Apollon İsotimos adına kutsanıyor.

Tarih, Efsane ve Doğa Bir Arada

Alabanda, sadece mitolojik hikâyeleriyle değil, aynı zamanda Helenistik ve Roma dönemlerine ait kalıntılarıyla da dikkat çekiyor. Tiyatro, agora, stoa, hamam ve su kemerleri gibi yapılar, kentin zengin bir uygarlığa ev sahipliği yaptığını gözler önüne seriyor.

Bugün Araphisar Mahallesi sakinlerinin günlük yaşamlarının hemen kıyısında yer alan bu antik miras, modern zamanla iç içe geçmiş bir tarih sunuyor. Doğayla bütünleşmiş antik kent dokusu, kültürel turizme kazandırılmayı bekliyor.