Erzincan

Kemah Kalesi'nin Göklerle Yarışı

Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesi’nde hayret verici detaylarla anlatılan Kemah Kalesi ve çevresi, hem doğası hem efsaneleriyle büyülüyor. Su sarnıçlarından âb-ı hayat akan, kayaları şifa dağıtan ve gökyüzüne baş uzatan bu kale sizi geçmişin kalbine davet ediyor.

Abone Ol

17. yüzyılın en meşhur gezgini Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesi’nde yer alan Kemah Kalesi, yalnızca bir kale değil; âdeta zamanın unuttuğu bir efsane… "Felâh Yurdu" olarak anılan bu kale, yalçın kayalar üzerinde göğe uzanan heybetiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Kale öyle yüksek bir tepeye kurulmuş ki, sabah kuşluk vaktinden önce iç kalesi bulutların içinden görünmez hale geliyor.

Şahlarla Oynanan Satranç: Siyasetin Kalbi Kemah

Kalenin tarihi; Kayserlerden Akçakoyunluya, Timur'dan Uzun Hasan’a, oradan Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim’e uzanan bir satranç tahtası gibi. Timur bu kaleyi tam 7 ay kuşattı ama kale, tek bir mancınık taşı atmadan dimdik ayakta kaldı. Sonrasında Yavuz Selim, şehzadelik yıllarında gizlice fethedip içine asker yerleştirdi. Bu fetih, Osmanlı tahtına giden yolda atılan en stratejik adımlardan biri oldu.

Kayalardan Âb-ı Hayat Sızıyor

Kemah Kalesi'nin kuzeyinde, Şehitler Kulesi altında bulunan su yolları Evliya Çelebi’yi dahi hayrete düşürmüş. Burada üç su sarnıcı bulunmakta: biri âb-ı hayat gibi tatlı, biri güherçileli ve biri gayet tuzlu… Kuşatma günlerinde dahi bu gizli su yolları halkın umudu olmuş.

Toplar ve Mucizevi Yapılar

Kaledeki 32 topun yerleştirildiği Şehitler Kulesi, mühendisliğin o dönemde bile ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor. Üstelik bu toplar öylesine büyük ki, içinde bir ayakkabıcı dükkânı kurulsa yerim dar demez! Topların nasıl o yüksekliklere çıkarıldığı ise hâlâ bir sır. Belki de caraskal ustalarının marifeti, belki de Evliya’nın dediği gibi bir "cerr-i eşkâl" (kaldıraç sanatı) harikası…

Şifa Kayaları ve İsa Kuşları

Halk arasında "Eğerli Kaya" olarak bilinen, Hazreti Ali'nin dayandığına inanılan kaya, sırt ağrılarına şifa olarak görülüyor. Kemah’ın dağlarına İlkbahar'da konan “Menn ve Selvâ” adlı kuşlar ise kutsal sofraları andıran bir nimet. Tuzlanıp saklanan bu kuşlar, kış sofralarının vazgeçilmezi…

Varoşta 300 Dükkan, Kale İçinde 600 Ev

Kalenin eteklerinde, tamamı Ermeni hanelerden oluşan 300 dükkânlık bir çarşı bulunurken, iç kalede 600 toprak örtülü ev yer almakta. Bahçeli ev yalnızca Kara Yakuboğlu ve İbrahim Çelebi’ye ait. Kale içindeki evler suya hasret olsa da, daracık alanlara ustalıkla inşa edilmiş.

Tuz, Peynir ve Beziyle Meşhur Şehir

Kemah yalnızca kalasıyla değil, tuzuyla, peyniriyle ve dokumalarıyla da adından söz ettiriyor. Katık peyniri, Arap ve Acem diyarlarında dahi bulunmazken, “Kemah’ın bezi, Erzincan’ın kozu ve Bayburt’un kızı” deyimi bu bölgenin ününü halk diline kazımış.

Kömür ve Marik Köyleri: Suya Yazılan Hikmetler

Fırat’ın karşısında yer alan Kömür Köyü’nde beyaz tuzları ve bahçeleriyle bilinirken, Marik Köyü’nün mağaralarında yazın buz tutan sular, kışın hamam suyu gibi akıyor. Peynirlerin saklandığı bu mağaralar, doğanın akıl almaz düzenine birer örnek…

Evliya Çelebi’nin Kaleminden Zamansız Bir Yolculuk

Evliya Çelebi, Kemah’ta üç gün konaklamış, halkıyla dostluk kurmuş, meşhur tuzdan ve çadır bezinden almış, ardından tekrar yola koyulmuştur. Seyahatnâmesinde aktardığı detaylarla, Kemah Kalesi’ni yalnızca bir taş yığını değil, yaşayan bir tarihin kalbi olarak resmetmiştir.

Kaynak: Erzincan Nostalji