KÜLTÜR-SANAT

Keykâvus’un Uçan Tahtı! Efsaneden Teknolojik Hayale Uzanan Yolculuk

İran mitolojisinin başyapıtı Şehname’de anlatılan Keykâvus’un göğe yükselme girişimi, insanlığın yıldızlara uzanan kadim özlemini ve teknolojik hayallerinin ilk izlerini gözler önüne seriyor.

Abone Ol

İran mitolojisinin en önemli destanı olan Şehname, yalnızca kahramanlık hikâyeleriyle değil, aynı zamanda insanoğlunun doğa, evren ve kaderle kurduğu kadim ilişkileriyle de dikkat çekiyor. Bu büyüleyici eserde öne çıkan karakterlerden biri olan Keykâvus’un hikâyesi, günümüz okuyucusuna efsanevi bir kralın göğe uzanma çabasını anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda insanlığın uçma ve bilinmeze ulaşma tutkusunu da simgeliyor.

Rivayete göre Keykâvus, yeryüzünün sunduklarıyla yetinmeyen, gözünü gökyüzüne diken bir hükümdar. Bu arzuyla dev bir taht inşa ettiren kral, tahtın dört köşesine bağladığı güçlü kuşlarla birlikte göğe yükselmeye çalışır. Kuşların taşıdığı taht bir süre göğe doğru süzülse de, zamanla kuşlar yorulur ve dengenin bozulmasıyla birlikte taht yere çakılır. Bu çöküş, yalnızca fiziksel bir düşüş değil; insanın kibriyle sınandığı, doğaya karşı saygının sınandığı bir ders niteliğindedir.

Uzmanlara göre bu hikâye, yalnızca bir mit değil, aynı zamanda insanlığın uçuşa dair ilk hayallerinden birine dair ipuçları taşıyor. Doğanın gücünün insan zekâsıyla birleştirilme çabası, teknolojik ilerlemenin arka planındaki kadim düşünceyle buluşuyor. Keykâvus’un uçan tahtı, belki de ilk "uçuş denemesi" olarak değerlendirilebilir.

Şehname’de yer alan bu ve benzeri anlatılar, yalnızca İran kültürünün değil, insanlığın ortak bilinçaltının parçaları gibi. Zâl’ın kuşlar tarafından büyütülmesi, Simurg’un bilgeliği, Rüstem’in içsel mücadeleleri gibi temalar, evrensel ruhsal yolculukların izlerini taşıyor. Firdevsî’nin kaleminden çıkan bu büyük eser, mitolojik sembolleri ve kozmik göndermeleriyle kadim uygarlıkların bilgeliğini bugüne taşıyor.

Bugün, gökyüzüne fırlatılan roketler ve Mars hayalleri arasında, Keykâvus’un uçan tahtı hâlâ yankılanıyor. Ancak insanlık, bu kez göğe yükselirken daha temkinli, daha bilinçli, daha saygılı olmayı öğreniyor. Belki de modern teknolojiyle değil, içsel ışığımızla yıldızlara ulaşabileceğimizi hatırlatıyor bu efsane.