Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı dağlarla çevrili Soğanlıtepe köyünde yaşayan 80 yaşındaki Ali Engin, yarım asrı aşkın süredir günlük tutuyor, şiir yazıyor ve hayatı satırlara döküyor. Zorlu coğrafyada geçen yaşamına rağmen, kitaplara olan sevgisini hiç kaybetmeyen Ali dede, aynı zamanda köyün tarihini ve belleğini sayfalarında yaşatıyor.
İlçeye yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Soğanlıtepe, bölgede en izole yerleşimlerden biri. Burada doğup büyüyen 9 çocuk babası Ali Engin, çocukluğunda okula gidemedi. Ancak 1963 yılında gittiği vatani görev sırasında Türkçe okuma yazmayı öğrendi. O günden beri ise kalem elinden hiç düşmedi.
“Ben kitapların hastasıyım. Hangi kitabı görsem okurum.”
Engin, her gün düzenli olarak kitap okuyor ve yaşadıklarını günlüğüne kaydediyor. Şiirler yazıyor, önemli olayları kayıt altına alıyor. 1965’ten bu yana hiç ara vermeden yazdığı günlüklerde sadece kendi hayatı değil, köydeki düğünler, doğumlar, ölümler, misafirler ve hatta dünya gündemindeki gelişmeler de yer alıyor.
Kitaplar ve Defterlerle Dolu Bir Ömür
Köyün “hafızası” olarak bilinen Engin, yazıya olan tutkusu sayesinde binlerce sayfalık bir arşiv oluşturmuş durumda. Şiirlerinin bir kısmını kitaplaştırmayı da başaran Engin, duygularını ve gözlemlerini hem estetik hem de tarihi bir perspektifle aktarıyor.
Köy evinde organik ürünlerle beslenmeye özen gösteren, her gün temiz hava eşliğinde yürüyüşlerini ihmal etmeyen Ali dede, yaşına rağmen hem zihinsel hem fiziksel sağlığını korumayı başarıyor.
“En güzel şiiri üzgünken yazarım.”
Engin, en verimli olduğu anların duygusal dalgalanmalar yaşadığı zamanlar olduğunu söylüyor. Üzüldüğünde kaleme sarılıp içini döktüğünü, neşeliyken de başka duygularla yazdığını dile getiriyor.
30 Yıl Muhtarlık Yaptı, Köyünü Hiç Terk Etmedi
Ali Engin, hayatının büyük kısmını doğup büyüdüğü köyde geçirmiş. 30 yıl boyunca köy muhtarlığı yaparak da yöresine hizmet etmiş. Kent yaşamını hiçbir zaman benimseyemediğini, başka yerde huzur bulamadığını dile getiriyor.
“Son nefesime kadar yazıp okuyacağım.”
Yazmak ve okumak artık onun yaşam tarzı. Her gün yazmak onun için bir sorumluluk. Eşi zaman zaman gözlerini yoracağı endişesiyle kızsa da Ali dede bu alışkanlığından asla vazgeçmiyor. Şiirlerinin sayısını bile hatırlamıyor, çünkü yüzlerce, belki binlerce şiir kaleme almış durumda.
Kültürel Bir Miras Bırakıyor
Ali Engin’in günlükleri, sadece kişisel bir anlatıdan ibaret değil. Aynı zamanda bir köyün sosyolojik, kültürel ve tarihsel panoramasını sunuyor. Yalnızca ailesi için değil, bölge halkı ve gelecek nesiller için de paha biçilemez bir miras niteliği taşıyor.
Temiz havası, doğal yaşamı, kitapları ve kalemiyle bir dağ köyünde tarihe iz bırakan Ali Engin, hem kendisinin hem de köyünün hikâyesini yazmaya devam ediyor.