KÜLTÜR-SANAT

Mimarinin Dahiyane Dokunuşu: Kuşların Bile Konamadığı Şemsi Paşa Camii

Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden biri olan Şemsi Paşa Camii, yalnızca estetiğiyle değil, kuşların dahi üzerine konamamasıyla dikkat çekiyor. Mimar Sinan'ın rüzgârları ustalıkla kullandığı bu yapı, mimari zekânın tarihi bir örneği.

Abone Ol

İstanbul’un Üsküdar ilçesinde, denize sıfır konumuyla dikkat çeken Şemsi Paşa Camii —ya da halk arasında bilinen adıyla Kuşkonmaz Camii— Osmanlı mimarisinin hem estetik hem de işlevsel zekâsını gözler önüne seriyor.

1580 yılında Sadrazam Şemsi Ahmed Paşa’nın talebiyle Mimar Sinan tarafından inşa edilen cami, Üsküdar sahilinde konumlanıyor. Kare planlı, kesme taştan yapılmış ve sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş bir kubbeye sahip olan yapı; hem sadeliği hem de mimari çözümlemeleriyle dikkat çekiyor. Cami avlusunun biri denize, diğeri ise parka açılan iki ayrı kapısı bulunuyor. Minare ise yapının köşesine oturtularak özgün bir görünüm kazandırılmış.

Ancak bu camiyi asıl ilginç kılan detay, halk arasında "kuşkonmaz" ismini almasına neden olan mimari özelliği. Rivayete göre Şemsi Ahmed Paşa, caminin kirlenmemesi adına Mimar Sinan’dan üzerine kuşların konamayacağı bir yapı inşa etmesini istemişti. Usta mimar, bu sıra dışı talebi karşılamak için rüzgârların yönünü ve etkisini titizlikle inceledi. Sonuç olarak camiyi kuzey ve güney rüzgârlarının kesiştiği noktaya inşa etti. Bu sayede kuşlar yapı üzerine konamaz hâle geldi ve cami yıllardır temizliğini doğayla uyum içinde sürdürüyor.

Şemsi Paşa Camii, sadece ibadet mekânı değil, aynı zamanda Osmanlı döneminin doğa ve mimari ilişkisini nasıl ustaca kurduğunun canlı bir örneği olarak bugün de ayakta duruyor.