Yeni yayımlanan bir araştırma, Neandertal kökenli bazı genetik varyantların, günümüz insanlarında belirli türdeki ağrılara karşı duyarlılığı artırabileceğini ortaya koydu. Communications Biology dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, özellikle keskin nesnelerle temas sonucu oluşan ağrıya karşı hassasiyet, bu genetik mirasla bağlantılı olabilir.
Bilim insanları, Brezilya, Şili, Kolombiya, Meksika ve Peru’dan toplamda 5.900’den fazla kişinin genetik verilerini analiz etti. Çalışma, ağrı algısında rol oynayan SCN9A geninin üç varyantının – D1908G, V991L ve M932L – Neandertallerden miras kaldığını ve bu varyantlara sahip bireylerin, keskin uyarıcılara karşı daha hassas olduğunu gösterdi.
Katılımcılar üzerinde yapılan deneysel ağrı testlerinde, bu genetik varyantlara sahip bireylerin, özellikle önceden tahriş edilmiş cilde uygulanan hafif dokunuşlara karşı bile daha erken tepki verdiği belirlendi. Ancak bu hassasiyet, sıcaklık, soğukluk veya genel basınç gibi diğer ağrı türleri için geçerli değildi.
Araştırmanın dikkat çeken bir başka yönü ise, bu Neandertal genlerinin Amerika yerlisi kökenli bireylerde daha yaygın olması. Özellikle Peru gibi Amerika yerlisi genetik mirasın yüksek olduğu bölgelerde bu varyantların görülme sıklığı da artıyor.
Bu genetik mirasın evrimsel süreçte nasıl bir rol oynadığı tam olarak bilinmese de, araştırmacılar, bu hassasiyetin soğuk iklim koşullarına adaptasyon gibi başka biyolojik avantajlarla ilişkili olabileceğini öne sürüyor. Başka bir ifadeyle, keskin nesnelere karşı gelişen bu aşırı hassasiyet, başka bir evrimsel avantajın yan etkisi olabilir.
Genetik bilim açısından önemli bulgular ortaya koyan bu araştırma, Neandertal DNA’sının günümüzde hâlâ insan fizyolojisi üzerinde etkili olduğunu ve bu etkinin düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabileceğini gösteriyor.