Bir türlü net olarak sırrına erişemediğimiz ve anlamlarını sıkça merak ederek tabirlerini araştırdığımız rüyalarımız neden var? Bu düşler bize ne anlatıyor? Bilim ve İslam bu konu hakkında ne diyor? siz de mi bunları merak ediyorsunuz? O halde detaylarda boğulmaya hazır olun başlıyoruz.

Rüyaların kökeni nedir? 

Hiç düşündünüz mü, neden rüya görürüz? Örneğin bazen uçurumdan düşeriz, bazen çok sevdiğimiz bir tatlıyı yeriz bazen ise eski sevgilimizle kavga ederiz. Ancak bunları rüyamızda görmemizin anlamı nedir? Sadece bilinçaltımızdan geçen düşüncelerin kısa bir öngösterimi mi bunlar? Peki neden beynimiz bize böyle bir oyun oynuyor? Bu rüyaların zihnimizdeki işlevi nedir?

Rüyalar, bilimin bütün alanlarındaki araştırmacılar için şaşırtıcı bir konu başlığıdır. Biyolojik alandaki araştırmacılar uyku anında beyinde nasıl bir psikolojik süreçlerin ortaya çıktığı ve insanlar rüya görürken beyindeki nörolojik dalgalanmaları gözlemleme üzerine çalışırlar. Psikoloji bilimi alanındaki bilim insanları ise rüya içeriklerinin uyanık yaşama dair çıkarımları üzerinde çalışırlar. Bu bilim insanlarının odaklandığı kısımlar dışında, genel olarak bilim insanları rüyalar konusunda hala keşfedilmeyi bekleyen bilinmezliklerin var olduğu konusunda hemfikirler.

Bilim insanları yıllardır "Neden uyumaya ihtiyacımız var?" sorusuyla "boğuşuyorlar". Yıllardır yapılan çalışmalar neticesinde "ne kadar uyumaya ihtiyacımız olduğu" ve "uykusuzluğun neden zararlı olduğu" gibi soruların cevaplarına ulaşmış durumdayız ancak gelinen noktada "neden uyuduğumuz" sorusunun hala tam olarak bir nedeni keşfedilebilmiş değil. Yapabildiğimiz en iyi şey, uyurken tam olarak neler olduğunu anlamaya çalışmak oldu. Biliyorsunuz ki, uykudan uyandığınız anda aracınızı bir nehirde ya da şarampole yuvarlanan bir halde bulabilirsiniz.

Rüyanızda her şey olabilir.  Uçabilirsiniz, okyanusları dolaşan küçük bir kara balık olabilirsiniz, ya da bir süper kahraman olabilirsiniz, inanılmaz yeteneklere sahip olabilir bu yetenekleri kolaylıkla kullanabilirsiniz, aşklarınızla uyanıkken yaşayamadığınız mutlu anlar yaşayabilir, kaybettiklerinizle yeniden buluşma fırsatı yakalayabilirsiniz, vesaire...

Rüya ya da düş, uykunun genel ve karakteristik özelliklerinden[1] biri olup, uykunun hızlı göz hareketi (REM)[1] adlı evreleriyle yakından ilişkili bulunan, görsel ve işitsel algı ve duygulardır. Rüyaların biyolojik içeriği, işleyişi ve maksatları tümüyle anlaşılmış değildir.[not 1] Rüyalara “duyusuz algı”nın bir türü veya nesnesiz algı olarak da bakılabilir. Çeşitli inanışlara ve tahminlere de neden olan rüyalar, her zaman için ilginç ve yoruma açık bir konu oluşturmuşlardır. Farklı psikoloji ekollerinin, parapsikologların ve deneysel spiritüalistlerin rüyaları farklı biçimlerde açıklama çabaları olmuştur. Rüyaların işleyişinin açıklanması bilimsel topluluğun genel kabulüne göre varsayımlar düzeyinden öteye pek gidememiş olup, rüyalar hâlen esrarını korumakta olan bir inceleme alanını oluşturmaktadır. Rüyaların bilimsel incelenmesi oneiroloji adını alır.

Rüyaların gerek tahminlere konu oluşturması bakımından, gerekse ilham kaynağı olması bakımından uzun bir geçmişi vardır. Tarih boyunca insanlar mesaj taşıdıklarına inandıkları rüyalardan anlamlar çıkarmaya çalışmış ve rüyalar aracılığıyla gelecek hakkında tahminlerde bulunmuşlardır. Rüyalar, fizyolojik açıdan uyku sırasındaki nöral süreçlere bir tepki ya da yanıt olarak tanımlanır, psikolojik açıdan bilinçaltının yansımalarıdır, maneviyat açısından ise en azından bazı rüyalar ya gelecek hakkında ya da başka bir konu hakkında (uyarı, yardım vs. amaçlı) haber içeren, ilahî âlemden gelen mesajlar olarak kabul edilmişlerdir. Birçok kültürde ilahî âleme danışmak ya da bir konu hakkında bilgi edinmek üzere istihare yöntemlerine başvurulduğu görülür.

Neden Rüya Görürüz?

Zihinsel aktivitenin devamı

Uyku sırasında beynimiz hala aktiftir ve rüyalar, beynin bu aktivitesinin bir yansımasıdır. Bazı araştırmacılar, rüyaların, uyku sırasında beynin normal faaliyetini sürdürmesiyle ilgili olduğunu düşünmektedirler.

Bellek işleme

Rüyaların bir diğer teorisi, bellek işlemeyle ilgilidir. Bazı araştırmacılar, rüyaların, günlük yaşamda karşılaştığımız olayların işlenmesine yardımcı olduğunu ve bilgilerin hafızamıza yerleştirilmesine yardımcı olduğunu düşünmektedirler.

Duygusal işleme

Rüyaların duygusal işleme ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Bazı araştırmacılar, rüyaların, duygusal deneyimlerimizi işleme ve anlamlandırmamıza yardımcı olduğunu düşünmektedirler.

Stres ve kaygı

Rüyaların bir diğer nedeni, stres ve kaygı ile ilgilidir. Stresli veya kaygılı olduğumuz zamanlarda, bu duyguların rüyalarımıza yansıdığı bilinmektedir. Bazı araştırmacılar, rüyaların, bu duyguların uyku sırasında işlenmesine yardımcı olduğunu düşünmektedirler.

Yaratıcılık

Rüyaların yaratıcılık ile ilgili olduğu da düşünülmektedir. Bazı bilim adamları, rüyaların, hayal gücümüzü ve yaratıcılığımızı artırmak için beynimizin bir yolunu oluşturduğunu öne sürmektedirler.

Uyku Anı

Kısa bir süreliğine uykuya dalma sürecinde bile uykumuz aslında 5 farklı evreden oluşur. İlk evre kolayca uyanabileceğimiz (sıkıcı bir ders sırasında ya da bir toplantı esnasında daldığımız kısa uykular gibi) hafif uyku  evresidir. İkinci evre biraz daha derindir (bir koltuğa yaslanıp 20 dakikalığına kısa bir kestirme durumlarındaki gibi). Üçüncü ve dördüncü evreler ise derin uyku evreleridir.

Bu dört evrede beynimizdeki dalgalanmalar daha uzun ve yavaştırlar. Birinci evrede dalgalar alfa dalgaları şeklindedir, sonrasında beta, sonrasında teta ve son olarak da dördüncü evrede delta dalgaları şeklindedir. Dört evreden sonra ise, REM uykusu olarak bilinen final evresine geçeriz. REM "rapid eye movement" yani "hızlı göz hareketi"'nin kısaltılmış halidir ve yeterince gariptir. REM uykusu bütün günümüzün en aktif fizyolojik kısımlarından birisidir.
REM uykusu sırasında; nefes alış-verişlerimiz hızlanır, kalp atışlarımız hızlanır, kan basıncımız artar ve beyin aktivitemiz uyanık olduğumuz anlardaki alfa dalgaları seviyesiyle aynı seviyeye (hatta daha yüksek) ulaşır.

İslam’da rüya

O tren çoktan kaçtı diyorsanız bir de bu hikayelere göz atın O tren çoktan kaçtı diyorsanız bir de bu hikayelere göz atın

Rüyaların gerek tahminlere konu oluşturması bakımından, gerekse ilham kaynağı olması bakımından uzun bir geçmişi vardır. Tarih boyunca insanlar mesaj taşıdıklarına inandıkları rüyalardan anlamlar çıkarmaya çalışmış ve rüyalar aracılığıyla gelecek hakkında tahminlerde bulunmuşlardır. Rüyalar, fizyolojik açıdan uyku sırasındaki nöral süreçlere bir tepki ya da yanıt olarak tanımlanır, psikolojik açıdan bilinçaltının yansımalarıdır, maneviyat açısından ise en azından bazı rüyalar ya gelecek hakkında ya da başka bir konu hakkında (uyarı, yardım vs. amaçlı) haber içeren, ilahî âlemden gelen mesajlar olarak kabul edilmişlerdir. Birçok kültürde ilahî âleme danışmak ya da bir konu hakkında bilgi edinmek üzere istihare yöntemlerine başvurulduğu görülür.

Kuran’da rüya hakkında çok fazla bilgi verilmez, rüyaya Kur'an'da özellikle Yusuf Suresi’nde yer verilir. Rüya sözcüğü Saffat ve Fetih surelerinde de kullanılır.
İslam peygamberi Muhammed'in rüya hakkında şu hadisleri rivayet edilir:

Buhari'nin kaydettiği bir hadiste ”iyi kimselerin güzel rüyası Peygamberliğin 46 parçasından biridir” denir.
Ebu Hüreyre’nin aktardığı bir hadiste “artık yeryüzünde müjdeleyicilerden (mübeşşirat) başka peygamberlikten hiçbir şey kalmadı; müjdeleyiciler güzel rüyalardır” denir.

Bir başka hadiste de mealen “Peygamberlere ilk önce gelen, kalpleri alışıp yatışıncaya kadar, uykularında olur. Bundan sonra vahiy indirilir” denir.
İslam peygamberi Muhammed'in ve sahabelerinin gördükleri birçok rüyanın (prekognitif rüya) gerçekleştiği bilinmektedir. Tasavvufi menkıbelerin çoğu rüyalara dayanır. Mürşidler rüya yoluyla ölen insanların ahiret durumları hakkında da bilgi verebilirlerdi. Allah insanların Levh-i Mahfuz'daki durumlarına muttali olan bir melek grubunu rüya işiyle vazifelendirmiştir. Vazifeli melekler Levh-i Mahfuz'dan aldıklarını birtakım olay ve hallere sokarak ilgili insanların rüyalarında kalbine yerleştirirler. Böylece bu rüya o kimse için bir müjde, bir uyarı ya da bir eleştiri şeklinde haber taşır.

El Gazali rüyanın mahiyetini mükaşefe ilminin inceliklerinden biri olarak kabul eder ve her önüne gelene anlatılmasını doğru bulmaz. (Kişi kendi çözmelidir veya mürşidine anlatabilir). Ölümle malum olan hususlardan bazıları rüyayla da malum olabilir. İslam peygamberi Muhammed gördüğü rüyaları anlatır ve sahabenin gördüğü rüyaları da yorumlardı

Dinî literatürde üç çeşit rüyadan söz edilir. 
1.    Rahmânî rüya.

Rüya denildiğinde ilk akla gelen budur; bu rüyaya “rü’yâ-yı sâdıka, rü’yâ-yı sâliha” da denir. Bu tür rüyayı mübeşşirât diye niteleyen Hz. Peygamber, “insanın metafizik âlemle olan ilişkisi ve oradan aldığı müjdeleyici bilgi ve işaretler” anlamına gelen mübeşşirâtın nübüvvetin sona ermesinden sonra da devam edeceğini bildirmiştir
 

2.      Şeytânî rüya

Şeytanın aldatma, vesvese ve korkutmalarıyla meydana gelen karışık hayaller, düşler, telkinlerdir. Bunların anlatılması ve yorumlanması tavsiye edilmemiştir.

3.    Nefsânî rüya

Nefsin hayal ve kuruntuları, uyku esnasındaki dış etkiler ve günlük meşgalelere ilişkin rüyalardır.

 Rüya konusunda genel görüşleri derleyen Ali b. Hüseyin el-Mes‘ûdî, ruhun dinginlik ve berraklık derecesine göre rüyaların az veya çok gerçek çıkacağını belirtir. 

Gazzâlî rüyayı, uykuda insan ruhu ile levh-i mahfûz arasındaki perdenin kalkmasıyla levhte yazılı olan şeylerin bazısının insan kalbine yansıması olarak açıklar. 

Fahreddin er-Râzî de benzer açıklamalar yapar . 

İbn Haldûn’a göre rüya, uykuda insan ruhunun mânalar âlemine dalması sonucunda gaipten kendisine akseden varlıklara ait şekil ve sûretleri bir anda görmesinden ibarettir. Eğer bu akis zayıf, hayaldeki remzi de açık bir şekilde aksettirmiyorsa tabire muhtaçtır  İbn Haldûn, Muḳaddime’nin meslekler bölümünde rüya tabiri ve tabircilerinden, rüyanın doğruluğuna delâlet eden alâmetlerden ve rüyanın vahiyle münasebetinden söz eder 

Rüyalar öncü değildir ancak kimi psikanalistlere göre rüyalar çoğunlukla bilinçaltına atılan duygu durumların dışa vurumu olduğu için bir nevi uyarıcı niteliktedir.

Her hikaye kişiye göre değiştiği için her beyin de hâliyle aynı çalışmaz ve bunun için de görülen rüyalar değişkenlik gösterebilir.
Beynimizin algılama sistemine göre geçmişte yaşadıklarımız, gün içinde yaşadıklarımız ya da bilinçaltımızda bulunan her durum rüyayı ve rüya gören kişiyi etkiler ve buna göre şekillenir. Bu yüzden birçok rüya çeşidi vardır ama burada önemli olan ve unutulmaması gereken şey gördüğümüz hiçbir rüya kâbus değildir çünkü gördüğümüz rüyaların hiçbiri kötüyü göstermez. Alt beyin, bilinçaltına atılanları senaryolaştırır ve bilinçaltı da bu senaryoları kişinin anlayacağı bir şekilde rüyalarda sembolize eder.

Gördüğümüz rüyaları anlamaya çalışırken yaşadıklarımızı da göz önüne alarak analiz edersek daha dengeli hareket ederiz çünkü içsel ve çevresel nedenlerden ötürü dengeyi sağlayabilmemiz oldukça önemlidir. Aynı olayları yaşayabileceğimiz durumlarda rüyalarımız aynı sembollerle bizlere ipuçları verebilir. Burada mühim olan konu, bağlantıları kurabilmek ve bilimsel açıklamaları incelemektir.

İç benliğimize, hislerimize ve bilinçaltımıza gereğinden fazla önem vererek dış dünyadan kopmamalıyız. Kendimizi bunalmış, sıkılmış ya da zor bir durumda hissediyorsak bunu aşabilmenin en temel yolu yaşadığımız zorlukları anlamaya çalışmak ve bu zorlukları aşabilmek adına çözüm yolları aramaktır.

Hem Bilim hem de din adamları konuyu detaylı bir şekilde ele almış olsa da hem bilimin hem de din adamlarının söylediklerine göre  net olarak rüyaların sırrına erişebilmek pek mümkün görünmüyor. Söylenene göre bize düşen tüm bu bilgiler dahilinde psikolojik olarak gördüklerimizi çok büyütmeden kendimizle ilişkilendirmek, Allah tarafından mesaj olarak gösterilen rüyaları ise diğerlerinden ayrıştırıp doğru şekilde gerekli mesajı almak olmalı.
 

Editör: Merve Kiraz