Meksika’nın Chihuahua eyaletindeki Sierra Tarahumara dağlarının derinliklerinde, dünyadaki en olağanüstü koşucular yaşıyor: Rarámuri halkı. Adları, kendi dillerinde "koşucu" değil, "hafif ayaklılar" anlamına geliyor. Bu halk, dağları, kanyonları ve zorlu patikaları aşarak, modern spor teknolojileri olmadan 270 kilometreyi durmaksızın koşabilme yeteneğine sahip.
Rarámuri'ler, birkaç gün içinde arka arkaya 16 maratona eşdeğer mesafeler kat edebiliyorlar. Ancak bu başarıları, alışılmış koşu ekipmanlarıyla elde edilmiyor. Basketbol ayakkabıları yerine geleneksel deriden yapılmış sandaletler giyiyorlar ve soğuk sıcaklıklarda bile sadece geleneksel kıyafetlerini tercih ediyorlar. Termal giysiler ve enerji içecekleri kullanmıyorlar; sadece yüzyılların birikimiyle kazanılan doğal dayanıklılık, toprağa ve çevreye duydukları derin bağ onları bu başarıya taşıyor.
Rarámuri halkının sırrı, yalnızca ayaklarında değil, yaşam tarzlarında gizli. Doğal bir diyetle besleniyorlar; mısır, fasulye, balkabağı ve yerel çam ağaçları gibi besinleri tüketiyorlar. Dağlarla kurdukları manevi ilişki, koşmalarının bir spor değil, hayatın bir kutlaması olduğu anlayışını benimsiyorlar. Bu kültür, yarış değil, toplulukla saygıyı ön plana çıkarıyor.
Bugün, bilim insanları, sporcular ve keşif meraklıları, Rarámuri halkının koşma becerilerini daha iyi anlayabilmek için Sierra Tarahumara'ya seyahat ediyorlar. Ancak, Rarámuri'ler için bu rekorlar ve ün, yalnızca bir miras ve kimlik meselesi. Koşmak onlar için zamanlayıcıdan bağımsız bir ruhsal ifade biçimidir.