Günlük hayatımızda zamanı takip ettiğimiz saatlerin akrep ve yelkovanlarının neden sağa döndüğünü hiç merak ettiniz mi? Bu sıradan gibi görünen yön tercihi, aslında binlerce yıl öncesine, Eski Mısır’ın sıcak topraklarına dayanıyor.
Zaman kavramını güneşin gökyüzündeki hareketiyle ilişkilendiren ilk uygarlıklardan biri olan Eski Mısırlılar, ilk güneş saatlerini geliştirdiler. Bu saatler, açık alanlara dikilen yüksek taşların güneş ışığıyla oluşturduğu gölgeleri izlemeye dayanıyordu. Mısır’ın kuzey yarım kürede ve ekvatora yakın bir konumda bulunması, güneşin doğuşunda gölgenin batıya düşmesine neden oluyordu. Güneş yükseldikçe gölge kuzeye, yani sağa doğru hareket ediyordu. Bu düzenli sağa dönüş hareketi, zamanın ölçümünde doğal bir rehber haline geldi.
Bu tarihsel gözlem öyle güçlüydü ki, mekanik saatlerin icadından sonra bile ibrelerin dönüş yönü aynı kaldı. Sağ yöne dönüş, zamanla "saat yönü" olarak adlandırıldı ve dünya genelinde standart haline geldi.
Ancak bu durumun tamamen farklı gelişebileceği bir senaryo da mümkün. Eğer ilk saatler Avustralya gibi güney yarım kürede bir yerde keşfedilseydi, güneşin doğuşunda gölge güney yönüne düşecek ve gölgenin hareketi sola doğru olacaktı. Böylece bugün bildiğimiz saat yönü tam tersi olabilirdi.
Tarihteki bu küçük ama etkili detay, bize zamanın sadece ölçülmekle kalmadığını, kültürlerin ve coğrafyanın ona yön verdiğini de gösteriyor.





