Antakya'nın yıkımı ve acıları, binlerce yıldır sürekli bir şekilde Kharon'un gözünden geçiyor. Ölülerin kayıkçısı, tarihin her dönemiyle bağlantılı olarak, ölülerin ruhlarını Acheron Irmağı'ndan geçirip, Hades'in Krallığı'na taşırdı. Ancak bu yolculuk, rüşvet olmadan mümkün değildi. Kharon, ölülerin ağzına konan bir obolos (metelik) ile ruhları alır ve ödeme yapmayanları geçişe kabul etmezdi. Sert, kuralcı ve acımasızdı.
Bugün, Antakya'nın karşı karşıya kaldığı felaketlerin ortasında, Kharon’un bir kabartması, şehrin tarihsel ve kültürel bağlamını hatırlatıyor. Antakya'da yaşanan veba salgını sırasında yapılan bu kabartma, ölülerin kayıkçısının bakışını şehre çevirmekte. Şehirdeki yıkım, rantçıların fırsatçılığı ve görmezden gelinen tehlikelerle birleşerek, eski acıların üzerine yeni acıları ekliyor. Kharon’un bakışı, her geçen gün daha da büyüyen bir felaketin ve yıkımın simgesi gibi.
Antakya, yıllar içinde pek çok defa yeniden inşa edildi, ancak bu kez devasa bir değişim dalgası, şehrin kimliğini ve tarihini silmeye çalışıyor. Tıpkı Kharon’un sert yaklaşımındaki gibi, şehir de geçmişinden gelen acıları bir kez daha derinden yaşıyor, ama bu sefer rantın acımasız gücüyle şekillenen bir geleceğe doğru sürükleniyor.