Türk adının geçtiği ilk yazılı belge, yalnızca birkaç taş değil, bir milletin hafızası…

Milattan sonra 8. yüzyıla tarihlenen Orhun Yazıtları, Türk tarihinin, kültürünün, töresinin ve millet-devlet ilişkilerinin yazılı bir manifestosu niteliğinde. Göktürkler döneminde dikilen bu anıtlar, yalnızca tarihî bir belge değil, aynı zamanda edebi, siyasal ve sosyolojik bir başyapıt olarak kabul ediliyor.

Millete hesap veren devlet adamları, milletine yön gösteren yazıtlar…

Yazıtlarda Bilge Kağan, kardeşi Kül Tigin ve vezir Tonyukuk’un ağzından, milletin karşılaştığı zorluklar, devletin sorumlulukları ve Türk halkının kahramanlıkları anlatılıyor. Bu yönüyle Orhun Abideleri, yöneticilerin halka karşı sorumluluk bilincini taşıyan ender tarihî metinlerden biri.

Türk töresi, devlet düzeni ve sosyal yaşamın yüzyıllar öncesinden resmi…

Orhun Yazıtları, Türk töresinin temel ilkelerini, toplumun ahlaki değerlerini ve sosyal yapısını da gözler önüne seriyor. Askeri strateji, adalet anlayışı ve halk-devlet bütünleşmesi; bu taşlara kazınmış her satırda kendine yer buluyor.

Dil, hitabet ve edebi zarafet bir arada…

Yazıtlar sadece tarihî değil, aynı zamanda edebi birer şaheser. Sade, etkileyici ve keskin bir dille yazılmış bu metinler, Türk hitabet sanatının da zirvesi sayılıyor. Hükümdarane üslup, milletine seslenen bir liderin ağırlığıyla birleşerek etkileyici bir anlatı sunuyor.

Dünya tarihine ışık tutan Türk uyarısı…

Yazıtlarda yer alan Çin’e yönelik stratejik uyarılar, 1250 yıl öncesinden günümüze sesleniyor. Göktürklerin dış tehditlere karşı yaptığı değerlendirmeler, bugün bile uluslararası ilişkiler açısından anlam taşıyor.

Türklüğün kutsal kaynağı…

Türk yazı dilinin ilk örneği olan bu metinler, aynı zamanda dilimizin gelişimini gözler önüne seriyor. Yazıtlar, Türkçenin işlenmiş ve güçlü bir anlatım dili olduğunu daha o dönemde kanıtlamış durumda.

Orhun Yazıtları, sadece geçmişi anlatmıyor; bugünümüzü anlamamıza ve geleceğe yön vermemize de yardımcı oluyor. Bir milletin kendine aynadan baktığı bu yazıtlar, Türk milliyetçiliğinin ve kültürel hafızasının temel taşlarından biri olarak asırlardır ayakta duruyor.

Kaynak; Prof. Dr. Muharrem Ergin’in “Orhun Abideleri” adlı kitabı

Muhabir: MERVE KİRAZ