KÜLTÜR-SANAT

Thames Kıyısında Bir Orta Çağ Kadını: 50 Darbe, Gizemli Ölüm ve Toplumdan Dışlanmışlık

1991’de Thames Nehri kıyısında bulunan iskelet, erken Orta Çağ İngilteresi'nde kadına uygulanan infaz ve bedensel ceza sistemine ışık tutuyor. 50’den fazla darbe izi, alışılmadık gömülme biçimi ve toplumsal dışlanmanın izleriyle karanlık bir tarih yeniden yazılıyor.

Abone Ol

1991 yılında Thames Nehri kıyısında bulunan ve 20 yılı aşkın süredir Londra Müzesi’nde korunan bir kadın iskeleti, erken Orta Çağ İngilteresi’ne dair çarpıcı bilgileri gün yüzüne çıkardı. "UPT90 sk 1278" koduyla arşivlenen iskelet üzerinde yapılan yeni bilimsel incelemeler, kadının 680–810 yılları arasında yaşadığını ve ölmeden önce sistematik şiddete maruz kaldığını gösteriyor.

Yapılan analizlerde, kadının vücudunda iki hafta içinde gerçekleştiği düşünülen iki ayrı darbe serisi tespit edildi. 50’den fazla yara izi, kürek kemiklerindeki çatlaklar ve kafatasındaki travmalar, ölümünün şiddet sonucu gerçekleştiğini ortaya koyuyor.

İzotop analizleri, kadının muhtemelen Londra çevresinde doğup büyüdüğünü, yaşamının başlarında düşük proteinli bir beslenme düzenine sahipken, ilerleyen yıllarda diyetinde belirgin bir değişiklik yaşandığını gösteriyor. Bu değişim, hem sosyal konumundaki bir dalgalanmaya hem de yaşam şartlarının zorluğuna işaret ediyor.

Ancak en dikkat çekici detay, kadının gömülme biçimi oldu. Geleneksel bir mezara değil; iki ağaç kabuğu arasına, yosunlarla çevrili bir hasır üzerine bırakılmıştı. Cesedin, gelgit zamanlarında halk tarafından görülebilecek şekilde konumlandırılması, araştırmacılar tarafından toplumsal bir uyarı veya cezalandırma biçimi olarak yorumlanıyor.

Erken Orta Çağ İngilteresi’nde kadınlara yönelik infazların nadir olduğu bilinirken, bu vakadaki detaylar, istisnai bir durumla karşı karşıya olunduğunu düşündürüyor. Dönemin hukuk sisteminde para cezası ödeyemeyenlerin kırbaçlanması ya da ölümle cezalandırılması mümkündü. Kadının gömüldüğü yerin bir “sınır bölgesi” olması da onun yalnızca suçlu değil, toplumdan dışlanmış biri olduğunu gösteriyor.

Bu olağanüstü arkeolojik bulgu, Orta Çağ İngilteresi'nde kadın bedeni üzerindeki cezalandırıcı hukuk uygulamalarına dair nadir bir örnek sunuyor. Araştırma, World Archaeology dergisinde yayımlandı.