Urartu medeniyetinin en dikkat çekici ritüel objelerinden biri olan tunç situla (sunma kabı), üzerindeki çivi yazılı kısa ama anlamlı bir metinle antik dünyanın inanç sistemine ışık tutuyor. Bu tür kaplar, Urartu dini pratiklerinin ve kraliyet ideolojisinin somut birer yansıması olarak kabul ediliyor.
Kapın kenarına kazınmış yazıtta şu ifadeler yer alıyor:
“Tanrı Haldi’nin kudretiyle, Menua bu kapı [Haldi’ye] adadı.”
Bu cümlede geçen figürlerden biri, Urartu panteonunun en yüce tanrısı olan Tanrı Haldi. Haldi, savaşçı niteliğiyle tanınan ve kralların başarılarını onun adına gerçekleştirdiklerine inanılan kutsal bir figürdü. Yazıtta adı geçen Kral Menua ise Urartu Krallığı’nın M.Ö. 9. yüzyılda hüküm süren önemli liderlerinden biridir. Menua, dönemindeki büyük inşa projeleri ve merkezi yönetimi güçlendirmesiyle tanınır. Adının bu tür kaplarda sıkça geçmesi, onun tanrılarla olan sembolik bağını ve kutsal meşruiyet arayışını gösterir.
Tunç kapların işlevi, yalnızca ritüel kullanım değildi. Bu objeler, genellikle libasyon adı verilen sıvı sunu törenlerinde — yani tanrılara şarap, su ya da diğer kutsal sıvıların sunulduğu ayinlerde — önemli rol oynardı. Aynı zamanda tapınaklarda kutsal su taşımak ya da sunuların hazırlanmasında kullanılırdı.
Üzerindeki yazıtın dili Urartuca, yazı sistemi ise Akad çivi yazısından uyarlanmış Urartu çivi yazısıdır. Bu yazılar genellikle kralın kimliğini, adanma amacını ve objenin tanrıya sunulduğunu belirtir. Bu kap da o geleneğin bir parçası olarak, hem kutsal bir görev hem de siyasi bir mesaj taşıyor: Kral, gücünü Tanrı Haldi’nin kudretiyle ilişkilendiriyor.
Bugün müze koleksiyonlarında yer alan bu gibi eserler, Urartu’nun dini yapısını, dilini ve sanat anlayışını anlamamız açısından büyük önem taşımaktadır. Her bir satırı, antik bir medeniyetin hem inanç dünyasına hem de devlet yapısına dair ipuçları sunuyor.