Vikingler, tarih boyunca kanatlı ve boynuzlu miğferler takan, kana susamış ve hijyen konusunda yoksun savaşçılar olarak tanındı. Ancak uzmanlar, bu algıların 19. yüzyılda Avrupa sanatındaki romantik tasvirlerden ve popüler kültürden kaynaklandığını belirtiyor.
Gerçek Vikingler, boynuzlu miğferler giymedi. Bu efsane, 19. yüzyılda Alman sanatçı Carl Emil Doepler’in Richard Wagner için tasarladığı kostümlerle başladı. Ayrıca, boynuzlu miğfer olarak bilinen bazı arkeolojik buluntular Vikinglerden bin yıl öncesine ait.
Vikinglerin “kan kartalı” adı verilen acımasız bir infaz yöntemi uyguladığına dair hikayeler olsa da, bu uygulamanın tarihi kanıtları bulunmuyor ve muhtemelen sadece dramatik anlatımlardan ibaret.
Yağmacı imajlarının yanında Vikingler, kapsamlı ticaret ağları ve keşifleriyle de tanınıyor. Kanada’daki L’Anse aux Meadows yerleşimi, Vikinglerin Amerika’ya Columbus’tan çok önce ulaştığını gösteriyor.
Ayrıca, Vikingler sadece sarışın değildi; genetik araştırmalar onların farklı etnik kökenlere sahip olduğunu ortaya koydu. Hijyen açısından da dönemin standartlarının üstünde olan Vikingler, günlük yıkanma alışkanlığına sahipti.
Son olarak, Vikinglerin Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra şiddeti bıraktığı iddiası da doğru değil. Tarihsel veriler, Hıristiyan Vikinglerin de savaşçı ve sert olduklarını kanıtlıyor.
Vikinglerle ilgili bu yaygın yanlışlar, tarih bilincini geliştirmek için düzeltilmeye devam ediyor.