Bir masal kahramanı olduğumu sandığım zamanlardı.Bir rüzgarın kanatlarında terk ettim şehrimi ve vardığım masal şehirlerinde nice kapılar çaldım seni ararken. “Kimi ararsın?” dediler.Rüzgarın kalbini dedim. “Görmedik” dediler. “Göremezsiniz sadece duyabilirsiniz” dedim.Sustum.Kahramanlığımı gizlediğim bedenimde sadece var olduğumu dinliyordum. Tüm kapılar kapanmıştı.Rüzgarın yanımdan geçtiğini hissettim.Yüreğimi rüzgarın estiği tarafa çevirdim,gözümün gördüğü tarafa geçti.Gözümü kırpmadan savruluşunu izledim.Yüreğim ve gözüm  onu takip ederken, o tüm hırçınlığıyla gözden kayboldu.
Kendi saray şehrimden ayrılalı, masal kahramanı olduğumu yavaş yavaş unutmaya başlıyordum.Bir rüzgarın kalbinde yüreğimin attığını gördüğümden beri, sadece o kalbin adımlarını dinliyordum.O adımlar, beni bilmediğim yerlere sürüklerken kaybolduğum bu masalda bilmediğim renkleri görüyordum.Bu renkler,rüzgarın esiş izleriydi.Esip geçtiği yollara  nice yapraklar dökülmüş,yaprakların düştüğü yerlerde  kalp atışı çukurlar oluşmuş ancak savurduklarıyla güç toplamak   isteyen rüzgar,hala bir fırtına boyu yol alamamıştı.
Çünkü kalbini peşinden sürüklüyordu ve benim yüreğimin onun kalbinde attığını bilmemezlikten geliyordu.Eserken   yüreğim düşecek diye korkuyordum;kalbi yüreğimi  sımsıkı tutuyordu.Farkındalık yoktu belki ancak esmek yürek isterdi.
            Şaşkındı rüzgar.Bir masalda olduğunu çoğu zaman unutuyordu.Halbuki ben,bu masaldan ve bu masala kahramanlığından öylesine emindim ki.Yaşayamadığım makamın rüzgara yenilmişliği olsa da,bir fırtınaya tutulmuş bir sevda vardı ortada.Bir fırtınayı fırtına yapan,etrafı dağıtan rüzgarın sevda yönlü esmeyi bilmesiydi.Bunu bilmesinin yanında kalbini dinlemesiydi.Kalbine düşen yüreği eserken hissetmesiydi.Hisliydi aslında.Estiği yerlerden geçttikçe yere düşürdüğü her ayrıntıda başka bir  sevda yaprağı görüyordum.Elime aldığım  yaprak avucumda dağılırken,boş avucumda rüzgarın serinliğini hissediyordum.Peşinden gitmek,kalbini avuçlarımın arasına alarak kendi yüreğimi bilmeyi düşlemek,rüzgar olmayı dilemekten daha zordu.
            Karar verdim.Rüzgarın kararsızlıklarında kaybolmayı seçtim.Bir gün olur da,benim içimden geçerek eserse onun kalbinden de,kendi yüreğimden de vazgeçecektim.İşte o gün,bir fırtınanın gerçek  rüzgarı olacaktı.Kendimi masal kahramanı olarak sandığım bu masaldan rüzgara değmiş olarak ayrılırsam, sadece mahrem sayılan  rüzgarı bekleyecektim.Bekleyecektim ancak,  hangi zamanda esecekti, ben yüreğimi uzaktan duyarken bir sevdayı sadece esintiden ibaret sayabilecek miydim bilemiyordum.
            Rüzgarın hali ortada.Benim dilim rüzgarın uğultusuna karışır.Masala düşmüş bir şiir kendince dillenir:
           
 
 
Rüzgarın yön bulamadığı zamanlarda
Varmışlar yokmuşlar arasında
Sessizce sen geçtin
Esmeyi öğrenmek kanat çırpmaktan zordur
Ben kanat çırpmayı  sen eserken öğrendim.
 
Önce sen estin…
Rüzgarın hayret ettiği savruluşta belirdi  adımların
Sonra rüzgar estirdin
Yaprağın önde giden hışırtısıydı fısıltıların.
Esintinin arkasına sığınmışlık vardı
Esmekle esmemek arasındaydı bakışlar
Esintilerin boynu bükük olur oysa
Tozu dumana katamamışlığın yorgunluğu
Sadece el sallar rüzgarın kayboluşuna
 
Olası fırtınanın gözbebeği olamadıktan sonra
Esen de bir  savrulan da..
 
Önce sen sustun
Rüzgarın sesi kadar titrekti sessizliğin
Sonra ben geçtim
Gölgemin peşine takıldı düşüncelerin
Düş peşime diyemedim
Sessizliğinde kayboldu sensizliğim
 
Olası yalnızlık olmadıktan sonra
Ses de bir sessizlik de…
 
Yaprak devrimini sonbaharla yapar
Rüzgar bahara bayrak sallar
Sen hangi baharın rüzgarında dalgalanırsın.
Erken geçer mevsim
Gece zamana yenik düşer
Dalları yorgun olur ağaçların
Esintinin hası yaprağın üstüne iner
 
Olası mevsim gelmedikten sonra
İlk de bir son da…
 
Önce sen düştün
Kifayetsiz yağmurlarda ıslandı rüzgar
Sonra ben durdum
Islak rüzgarın toprağa dokunduğu yerdeydim
Yüzüm rüzgara değdi,direndim
Arkası dönük olur sevdaların oysa
Baktığı noktadan bir esinti yayılır
Dik duruşlu sevdanın
Didarı rüzgarda kaybolur
 
Olası yağmur yağmadıktan sonra
Damlayanda bir ıslanan da…