Bu gün furyalar, ifratlar, faizler öylesine etrafımızı sarmalamış ki, israfın simsiyah isleri her tarafımızı istila etmiş, musibetlerde artık ıslah etmiyor. Belirli düzeyde geliri yâda maaşı olanlar, kredi kartları sayesinde bilinçsizce istediği şekilde, gün bu gündür diyerek, bir hibe malı gibi yiyerek, giyerek, lüksünü alarak geziyorlar. Öylesine hazır ve haram lokma yemeye alıştık ki, kredi kartı dolanlar ek borçlanmalara giderek ve bu gün yarın aldatmacasıyla borçlarını ödemiyorlar. Banka faizleriyle evlerin ve otoların en lüksünü, alıyorlar. Hatta öylesine zevkimize düşkünüz ki kiralarda dolanlar dahi, önce gider kaynağı olan otolarını alıyorlar. Övünçleri ve kıvançları, bir gün öğütülüp, savrulacaklarını idrak edemeyen sanki zavallı aptalları oynayan figüranlar gibiyiz. Bu ihtiraslar insanları zedeliyor, zehirliyor.
Bu kuyunun başında oturanlar bir gün unsurlarıyla beraber, av olarak, iflas ederek yok oluyorlar. Kredi kartlarıyla zevk-ü sefa sürenler, bu rehavet sarhoşluğundan bir gün uyandırıldığında, sonu acıyla korkuyla dolu bir telaş sarıyor, el açıp yardım bekliyor hatta kurtarıcı kanunlar bekliyorlar. Zira sorgusu ve bedeli önlerine gelmiştir. Sonrası çaresizlik, sefillik, bunalım cinayet ve intiharlar. Bu kısacık dünya ömrümüzde bu kadar haram yemeye, harisliğe ve etrafımıza karşı rezil olmamaya hiç değer mi? İster madden, isterse ruhen olsun geçici zevk ve rahatlıklar için boşuna kendimizi yıpratmayalım. Günlük basın haberlerinden hep düşülen o sonları izliyoruz.                                                          
Bir ülkede ne kadar çok israfın ve ifratın olduğunu öğrenmek istiyorsanız o ülkenin her mahallesindeki sokak çöpçülerini bir araya toplayıp aylık istatistikler yapınız. O zaman her şey ayan beyan ortaya çıkacaktır. Zira her gün size hangi bölgelerde nelerin atıldığını anlatsınlar. Ben isterdim ki yediden yetmişe herkes sosyal bir dayanışma içerisinde olsun. İnsanlar kullanmadığı beğenmediği eşyalarını temizleyerek, poşetleyerek kapılarının önünde bir bölüme koysunlar, oradan ihtiyacı olanlar gelip alsınlar keza kullanmadığı beyaz eşyalarını hatta gıda ihtiyacı olanları bulmak içinde birer not bıraksınlar. Böylece insanlar devlete ağırlık veren ağır mali yüklerinden kurtulacak, yardım edenler de hiç değilse bir yardım bir hayır yapıyorum sevincini yaşayacaklardır. Gün gelecek ki fazla eşya alanlarda başkalarına yardım etme ihyacını duyacaklar. Bu kadar hırsızlık olayları da olmayacaktır. Çünkü fakirler için ucuza satın alma ihtiyacı da azalacaktır. Keza ülke ağır bütçe giderlerine neden olan fakir yardımlarını frenleyecektir. En güzeli de zengin ve fakirler arasında muhabbetli dayanışmalar doğacaktır. O zaman dilencilik yapan insanlarda azalacak, belki hiç kalmayacaktır.
İnsanları devlete el açar hale getirmeyelim. Zira fakir veya fakir gibi gözüken kimseler, çocukları ve kendileri için ayni ve nakdi yardımlarını alıyorlar. Çalışmaya ne hacet diyen boş insanlar da yanlış hareketler yapacaktır. Işığı açık tutarsanız etrafınızda hep aydınlık olacaktır.