Emri bil Maruf’tan söz açılmışken  ‘’ Emri bil maruf ve Nehyi anil Münker projesi ( kamu yararına teşhis hamlesi projesi ) ’’ nasıl bir proje olacağını tekrar bahsetmekte yararlı olacağı düşüncesi ile faydalı olacağında ısrarlı olarak söylüyorum.
Öncelikle  emri bil maruf ve nehyi anil münker, farz-ı kifayedir. Maruf, dinimizin emrettiği hususlardır. Münker ise, dinimizin yasakladığı, yani Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir.
    Emri maruf çok mühimdir. Emri maruf yapılmazsa, ilim yok olur. Cehalet ve sapıklık yayılır. Fitne her tarafı kaplar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
   (Allah ü Teâlâ’nın yeryüzünde şehitlerden üstün mücahitleri vardır. Bunlar, emri maruf ve nehyi münker yapanlardır.) [İ. Gazali] 
     Böyle mühim olan emri marufun bazı şartları vardır. Mesela emri maruf yapan, aynı kötülükleri kendisi işlememelidir. İşlerse sözü tesirli olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen, (İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?) buyuruluyor. [Bekara 44]  O halde emri maruf yapan, ilmi ile amil olmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Emri maruf ve nehyi münkeri, rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali]
     Emri maruf çok mühim olduğu için, insan, kendisi her iyiliği yapamazsa ve her kötülükten kaçamazsa da, gücü yetiyorsa, emri marufta bulunması gerekir. Hazret-i Enes, (Ya Resulallah, tamamen yapamadığımız bir şeyi emretmeyelim mi? Kendimiz tamamen sakınamadığımız bir şeyi nehy etmeyelim mi?) diye sual edince,
     Peygamber efendimiz buyurdu ki: 
(Her ne kadar iyiliğin hepsini yapamasanız ve her ne kadar kötülükten sakınamasanız da, emri maruf ve nehyi münker yapınız!) [İ. Gazali]
     Emri maruf, farz-ı ayn değil, farz-ı kifayedir. Yani, herkese farz değil, gücü yetene farzdır. Her gücü yetene de farz değildir. Bir yerde, bu işi yapanlar varsa, diğerlerine farz olmaz. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
     (İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104]
     Maruf, dinimizin emrettiği, münker ise, dinimizin yasakladığı işlerdir. Emri maruf yapılmazsa, ilim yok olur, cahillik, fitne ve fesat her yeri kaplar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Fitne [bid’at, sapıklık, küfür] yayıldığı zaman, hakikati, doğruyu bilen bir kimse, [imkanı nispetinde, söz ile, yazı ile, gazete, dergi, radyo, tv ile] başkalarına [mümkün olan her yere ve herkese] bildirsin, [imkanı var iken, bir engel de yok iken bildirmezse], Allahü teâlânın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun!) [Deylemi]
(Bir toplumda, gücü yettiği halde, günah işleyenlere, mani olmayanlar, ölmeden önce de, Allahü teâlânın azabına maruz kalırlar.) [İbni Mace]
(Kötülük men edilmezse, azap o milletin hepsine birden iner.) [Hakim]
(Geçmiş ümmetlerden bir kısmı çeşitli azaba uğradı. Bunların arasında iyiler yok muydu?) denildiğinde, Peygamber efendimiz buyurdu ki: 
(Hep birlikte helak oldular. Zira günah işlenirken iyiler susmuştu.) [Taberani]
Âlimlerin, güçleri yettiği kadar, fitneye sebep olmadan idarecilere, emri maruf yapması gerekir. Bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Cihadın en kıymetlisi, zalim sultan yanında, hak yolu gösteren bir söz söylemektir.) [Tirmizi]
    Emri maruf yaparken, fitne çıkarmamaya çok dikkat etmelidir. Faydası olmayacağı ve zarar geleceği bilindiği halde, her günah işleyene emri maruf yapmaya kalkmak doğru değildir.
 Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Kıyamette, bir kimseye, günah işleyene, niçin engel olmadığı sorulacak, o da, “Onun zararından korktum, Allah’ın affına güvendim” diyecek ve mazur görülecektir.) [İ Mace]
Son hadis-i şerif, saldırganlığı değil, meşru yollardan öğüt verip sabretmeyi emretmektedir. Kudreti varken, gücü yeterken, haram işleyene mani olmamak müdahene olur.
     Müdahene, dünyalık ele geçirmek için, dinden taviz vermektir. Haram işleyene veya yanında bulunanlara olan saygısı yahut dine olan bağlılığının gevşekliği, müdaheneye sebep olur.
Günah işleyene müdahale
     Fitne olmadığı, yani dinine veya dünyasına zarar olmadığı zaman, haram ve mekruh işleyene mani olmak gerekir. Mani olmamak, susmak haram olur.
     Müdahene etmek, haram işlemeye razı olmayı gösterir. Susmak çok yerde iyi ise de, gücü yetenin hakkı, hayrı söyleyecek yerde susması yanlıştır.
İlmin zekatı, ancak ilmi öğretmekle ödenir. Âlimin mürekkebi, şehidin kanından üstün olduğu hadis-i şerifle bildirilmiştir. 
     Dinimizin temeli, imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir. Bunlar öğretilmezse, İslamiyet yıkılır, yok olur.
     Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu Cehennem ateşinden koruyun!) [Tahrim 6]   Emri maruf farzdır.
     Bende deylemi’nin dediği gibi yaptım. Gerekirse her gün yaparım. Önemli olan arada sırada en önemli konuya devamlı değinmek en büyük hizmete katkıda bulunmaktır.