Bir ülkede, toplumu teşkil eden ailelerde inançsızlıklar hüküm sürüyorsa veya kanunlar yetersiz kalıyorsa, kaba kuvvetler ortaya çıkar, gücü yeten gücü yetmeyeni darp eder, insan haklarını çiğnenir, zalimler ve zulüm görenler ortaya çıkar.
Son yıllara bakıyoruz, aşırı bir şekilde boşanmalar, gün geçtikçe artan kadına şiddet ve cinayet olayları. Toplumun ve ailenin temel taşlarını bozan nedenler. Kimse asıl sebebe inmek istemiyor. Asıl sebep, temeli inşa eden anadır, babadır. Bir anne sadece yedirip, içirip, giydirip dışarıya çıkarıyorsa, bir baba sadece kursa gönderip harçlıklarını veriyorsa elbette ki o evlattan fazla bir şey bekleyemezsiniz. Bütün imkânları verdim diyerek kendinizi kurtaramazsınız. Her şey para ve hizmet değildir. Onların takipçileri ve kurtarıcı melekleri olacaksınız. Karşınızda bir rakip olarak görmeyiniz. Onlar sizi gördüklerinde mutlu ve mesut olmalılar, huzursuz olamamalılar.
Aile içerisinde çok önemli yeri olan ana unsurunun elbette ki bir eğitime, bir kursa tabi tutulması lazımdır. Bir kursu bitirdiğinizde, eleman veya şoför olduğunuza dair bir belge verilir. Bir kız çocuğu da evlenebilmesi için, bir yuvaya sahip çıkabilmesi için gerekli olan, el işlerini, çocuk idaresini, tasarruf konularında ve karşılıklı dini ve ailevi sorumluluklar hakkında en az bir ay olsun kursa tabi tutulmalı.  Aynı şekilde bir erkek de evlenebilmesi için, aile reisliğinin üzerine getireceği mesuliyet, psikolojik eğitim ve tasarruf konularında Halk Eğitim Merkezlerinde en az bir kursa tabi tutulmalıdır. Keza evlendiğinde bir evi geçindirecek kadar maddi gücü ve sosyal bir güvencesi olduğuna dair bir belgesi olması ön şart olarak getirilmelidir. Böyle dengesiz, sorumsuz, sevgisiz ve saygısız evlilikler ortaya çıkarsa elbette ki boşanmalarda artar, cinayetlerde ortaya çıkar.
Aile içerisinde herkes sorumlu olduğu yerlerini, tavırlarını bilmelidir. Bu gün bakıyorum evliliklerde, kadınlar devamlı söz geçirme ve birinci plana çıkma ve erkeği pasifize etme gayretindeler. Medeniyet ve ilimlerin yükseldiği çıtalarda, nedense diğer çıtalar aşağıya doğru iniyor. Genelde bu günün yeni nesil kızları, sırtına binecekleri bir eşek, her şeyinden faydalanacakları bir inek arıyorlar. Emir verenler, idare edenler emir alır hale gelirse ya iyice pasif hale gelir ya da bir gün infilak ederler. Ne o ülkeden nede o aileden hayır gelir. Sonuçta bütün bunlar inançsızlığın bir tezahürüdür. En küçük bir tartışmada evini çocuklarını terk eden kadınlar, en küçük bir tartışmada kadına şiddet uygulayan erkekler.
Anneler ve babalar evinin içinde olduğu kadar çocuğunun dışarıdaki hal ve harekenden sorumlu olmalıdır. Evvela mensup olduğu dinin inançlarını çocuklarına aşılamalı, sevdirmeli ve yaşatmalıdır. Uyulması gereken aile içi kuralları olmalıdır. Bir evin sofra saati belli olmaz evin geliş saatleri belli olmazsa, ne bu evden nede bu evden yetişenlerden toluma bir hayır gelir. İsyan eden, büyük küçük tanımaz, israflar içinde boğulan insanlarla dolup taşar. Bu şekilde yetişen bir gencin geleceğinden, kendi öz gayreti olmazsa asla bir şey beklemeyiniz. Hangi dine mensup olursa olsun dinini yaşamayanın başkalarına saygısı sevgisi olmaz, ana baba sevgisi olmaz, egoist ve katı yürekli olur. Siz çocuklarınıza bir şey veremediyseniz, kendi evliliğinizde saygısızlık, kavgalar hüküm sürüyorsa boşuna çocuklarınızın geleceğinden asla iyi hareketler de beklemeyiniz.