İki gün önceki depoloji başlıklı köşe yazımda Afyonkarahisar’daki mühimmat deposunda ki patlama olayı ile ilgili çok önemli bir değerlendirmede bulunmuştum. Birinci ihtimal diye geniş kapsamlı şekilde yazdığım yazıda tekrar bir hatırlatmakta faydası olacaktır. Hani şu son bir haftadır devam eden terörle mücadeledeki operasyonlar nedense hep dünyanın diğer tarafında kilometrelerce çok uzaklıkta ve bulunduğumuz bölgede bile sınırı olmayan kendisini dünyanın jandarması gibi sanan ABD’den ne zaman ki bir yetkili gelse muhakkak ülkemizde bir terör örgütü saldırısı oluyor.
Yaklaşık bir hafta öncesinde CIA başkanı gelmeden bir terör saldırısı ve ardından 10 şehit, ondan sonra aynı ülke ABD’den tekrar bu seferde genelkurmay başkanı gelmeden 14 şehit, bunu da geçtik. Aynı ülke ABD’li ünlü sanatçı Angelina Jolie iyi niyet barış elçisi sıfatı ile gelmeden önce tekrar bir karakol saldırısı, aslında iyi niyet barış elçisi gibi isimlerle tam anlamıyla görünen bir ajan, bütün filmlerinde casusluk ve ajanlık tiplemesi var. Acaba ABD’li bir yetkili gelmeden birkaç gün öncesinden aba altından Ankara’ya sopa mı gösteriyor. ABD’nin hem gelmeden önce ve gittikten sonra neden bu tür terör saldırıları oluyor. Tabi ki bu bir tesadüf olamaz. Çünkü terör örgütü PKK’nın kimden emir aldığı ve kimin yönettiği açıkça bellidir.
  Ne zaman ABD ile bir temas olsa o zaman bir operasyon ve çok sayıda şehit haberleri ile ülke çalkalanıyor. Zaten kaos ve Kan’dan beslenen canavar ABD, türk kamuoyunda oluşan tepkileri umurlarında bile değil. Yenidünya düzeni hayallerini kuran bu zümre gizli dünya devleti merkezli karanlık güç tarafından desteklenen planlanmış cinayet türü oyunlarını Anadolu topraklarında uyguluyorlar. 30 yıldan fazla bir süredir terörle mücadelede her gün çok sayıda şehit vermekle bu gidişle Türkiye dünya devleti bırakın olmasını bölgesinde bile güçlü devlet olamaz.
   Alsana PKK ile yaparsan bir protokol, her gün saldırılarla basılır bir karakol. Yazık şu düştüğümüz halimize bakın hem de çok yazık dünya devleti hayali kurduğumuz güçlü ordu güçlü Türkiye dediğimiz bu devlet ne yazık ki Oslo’da bir avuç çapulcu insan suretindeki iki bacaklı canilerle görüşmeler yapılıyor. Bu demek oluyor ki Türkiye cumhuriyeti devleti hainlerle üst düzey bir katılımcılarla aynı masada oturmak acizlik değil midir? Yani terör örgütü PKK artık bir tabela devleti ötesinde bir devlet gibi görüşmeler yapılmış. Sonuç ne oldu. Yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Oslo benzeri gibi oturumlar yapmak bu zor süreçte çözüm olmadı. Ne çözüm kaldı ne barış kaldı. 5 aydır terörle mücadele kapsamında terör örgütü PKK’ya karşı devasa dediğimiz askeri operasyonlarda nisan ayından itibaren eylül ayına kadar olan terörle mücadele tablosu oldukça vahim bir durumda kendimizi kandırmaya hiç gerek yok bilanço gün geçtikçe ağırlaşıyor. Nerdeyse bölgesel bir savaş olsa bile bu kar kan kaybedilmez. Konuşmaya gerek yok. Bırakalım rakamlar zaten doğruyu konuşuyor. Sözün bittiği yerdeyiz.
      Önemli bir not: özellikle bu istatistikteki rakamlar gazete haberlerinden biriktirilerek güncellenmiştir. Ayrıca genelkurmay başkanlığı, içişleri bakanlığı, resmi internet adreslerinde gün geçtikçe verilen şehit haberlerinden derlenmiştir. 5 aydır takip ederek ortalama hesaplamaya bakalım;
1.     Ortalama olarak yaklaşık 100 kadar büyük küçük kapsamlı sansasyonel eylemler ve terör saldırısı,
2.     79 kadar asker ( rütbeli ve Mehmetçik ), 7 polis memuru, 9 korucu ve 15 de sivil vatandaşımız olmak üzere toplam 110 şehidimiz var. Bunun yanı sıra 204 kadarıyla da ağır veya hafif yaralı masum insanlarımız bulunmakta. Malum son zamanda da Afyonkarahisar ilimizde meydana gelen elim kaza da 25 asker ( rütbeli ve Mehmetçik ) ve 8 yaralı askeri personelimiz var. Ayrıca İstanbul da ki polis merkezine yapılan canlı bomba saldırısı, 1 polis memuru daha şehit ve 4 yaralı
3.     Bingöl-muş karayolunda 10 şehit, 4 ağır yaralı olmak üzere 86 yaralı asker.
4.     Muş’ta 1 şehit ve 2 yaralı
Şimdi hesaplayalım acaba toplam kaç şehit ve kaç yaralı var. Toplamda 147 kadar şehidimiz var. Yaralılarda toplamda 218 kadar da yaralımız var.Öte yandan son 10 yıl içerisinde 1163 asker şehit var. Yaklaşık son 5 ay içinde terörle Mücadele’de 500 kadardan fazla PKK terör örgütü üyesi etkisiz hale getirildi.
      Eğer bu görüşme fayda sağlasaydı neden halen şehit sayıları artsın ki. Ne yazık ki olan bu vatanın gencecik insanlarına oldu. Ne gerek vardı bu kadar şehide, madem Oslo görüşmesi olumsuz geçtiyse. İkinci bir görüşme, üçüncü görüşme derken görüşmeler devam etseydi. Çünkü bir kere utanmadan sıkılmadan bir görüşme yapılmış. Tekrar aynı hataya devam etseydik. Beklide bir faydasını görürdük. Faydasını görmek için yapılan Oslo görüşmelerinin sonucunda şehit vereceğimizi bari biliyorduk. Niye baştan düşünmedik.
    Elbette ki dünyanın bütün ülkeleri terör örgütleri ile görüşürler fakat ilk ve son görüşmek için yapılır. Şimdi Avrupa ve ABD bile gülüyor bize. Eğer dağın ötesine geçilemiyorsa. Avrupa’ da bulunan PKK’nın sözde yönetici kadrosunu bir zamanlar Avrupa’da bulunan ASALA terör örgütü gibi bitirirsek eğer. İşte o zaman bölgede yapılan askeri operasyonlar verimli şekilde etkisini gösterir. Bugün devletin bölgede görev yapmakta olan başsavcıyı vuran terör örgütü yarın görevini yapmakta olan bir bakanı veya başbakanı veya cumhurbaşkanı gibi devletin en üst düzeyini vurma hedefinde bulunmayacağının bir garantisi varmı? Galiba yok çünkü bölgede sekiz tane ilin valisine zırhlı araçlar alındığına göre demek ki garantisi yokmuş. Hatta 1 ay önce de CHP’li milletvekilini kaçırması terör örgütü PKK’nın hedefini büyüttüğü ve suikast çıtasında ki seviyesinin yükseldiği demektir.
    Ayrıca bölgede kaymakam kaçırmalar ve siyasetçi kaçırmalarda unutulmadı. Peki, PKK bu ülkenin milletvekiline, valisine, kaymakamına, siyasi parti il Başkanı’na polisine askerine ve başsavcısına kadar meydan okuyor. Peki, bu kaçırmaların hangi tarihte moda olduğunu ve ne zaman başladığını söyleyeyim. Belki hatırlarsınız er ramazan yüce diye bir asker yüzünden PKK bu er sayesinde bir grup asker kaçırmıştı. Ve bu sırada BDP’nin milletvekilleri bunu bir şov içerisinde Kandil’e kadar giderek güya taraflar arasında yazılı bir metin imzalatılarak esir düşmüş askerlerimizi PKK’nın elinden alıp getirmişlerdi. İşte ne olduysa Ogün bu gündür bu kaçırma âdeti moda oldu.
   Detaylı anlatayım yıl 1 Ekim 2007’de PKK terör örgütü tarafından Hakkâri’ ilçesi dağlıca’ da bulunan 3.motorlu piyade tabur Komutanlığı’nı koruyan keri tepe ve pey tepe askeri üs bölgelerine ( karakollarına ) baskın olmuştu ve bir grup asker şehit düşmüş ve bir grup’ ta kaçırılmıştı. 2007’den beri yani yaklaşık 6 yıldır kaçırma ve alıkoyma yapan PKK’ya karşı neden dünya devleti diyerek övündüğümüz Türkiye cumhuriyeti devleti PKK’nın sözde üst düzey yönetim kadrosundan bir tanesine bile yakalayamıyoruz. Ortada yakalamamızı engelleyen bir sebep bile yok. Tam tersine meşru olan hakkımız sayılan terörle Mücadele’de terör örgütü PKK’nın sözde yönetici lider kadrosunu neden yakalayıp yargılamıyoruz. Yoksa terörle Mücadele’de kararlılık lafta mı kaldı. Ya da gücümüz yok korkuyoruz. Peki, neden PKK’nın başında bulunan yönetici liderlerini halen yakalanmadı. İlk etapta siyasi malzeme yapılmadan tereddüt bile etmeden terörle Mücadele’de PKK bitirilmek kaydıyla askeri operasyonlar yapılarak durdurulacaksa operasyonların devam etmesinden yanayım. Fakat şu da bir gerçek bu gidişle artık çözümün tıkandığı görmezden gelinemez. Artık kökten halledilmelidir.