Sevmek; merhamettir. Yumuşacık bir şefkati yanaklarına bir gamze gibi yerleştirebilmek... En sinirli anlarında bile affedebilmeyi becerebilmektir. Biraz temkinli olmaktır sanırım, kalp kırmamak, incitmemek için... Mesela bir anne kaplanın gözbebeklerine yavrusuna bakarken  şefkat iner. O bir avcı hayvan değildir artık.  Merhamet kürküne işlemiştir. Veya yağmurlu bir havada tir tir titreyen bir kedinin yüreğine dokunabiliyorsanız bu aşamayı çoktan geçmişsinizdir. İçinizde sevgi tohumları yeşermiştir. 
        Sevmek; fedakarlıktır.Yanınızda ki insanlar için bir şeylerden vazgeçebiliyorsanız yürekten sevebiliyorsunuzdur. Her şeyden önce zamanınızı hibe etmeyi başarmalısınız. Beğendiği bir eşyasını dostlarına armağan edebilen yüreğinin kapılarını sonuna kadar açmıştır. Her insan, çocuğu hasta olduğunda uykusuz kalmayı bir hiç sayan anne gibi fedakarlığı yaşamalıdır. 
        Sevmek; paylaşmaktır. Bir dilim ekmeği, yeri gelince de kalbini koşulsuz şartsız paylaşmaktır. Gerçekten sevenler kahkahalarını da, gözyaşlarını da bölüşebilir. Ve bunu yapmaktan hiç ama hiç gocunmaz. Bilir ki hakiki dostlar doğal halini gösterince kazanılır. Netice de paylaşırsan seviyorsundur. 
        Sevmek; içtenliktir. Yapmacıklıktan ve yalanlardan uzak durmayı kendine bir görev edinmektir. Kalbinden geçen öfke tanelerini de, tatlı hislerini de aktarabilen sevmek okulunu yüksek dereceyle bitirmiştir. Başarmıştır bu hayat yolcuğunun en kayda değer aşamasını. 
         Sevmek; acımaktır. Ama bu kelimeyi kibirlenmek için kullanmadım. En başta kendi haline acıyabilen doğruyu arama yarışındadır. Kendinden daha iyi durumdakileri görmez, daha kötüsünü düşünür ve şükreder. Kendine aç gözlü olduğu için kızar, acır ve sevgiyi dirhem dirhem kalbine serpiştirir. 
         Sevmek; sabırdır.Herşeyin bir anda günlük güneşlik olmasını beklemeyip, sabrını sınamaktır. Sabırlı olan yağmurdan sonra çıkacak gökkuşağını bekler. Ve sabretmeyi ince ince işler manevi hayatına. 
         Sevmek; doğruluktur. Kendi okyanusunuza bir damla bile yalanı bulaştırırsanız, suyunuz kirlenir. 'O yalanlar senin ayağına dolanır' derler ya büyükler. Hakikaten öyle! Emin olun! Doğruluğu hiçbir zaman bırakmayın. Hayat felsefenizin en baş köşesine onu oturtun. 
        Sevmek; iyiliktir. Kötülüklerden uzak sade bir yaşantının merkezine iyiliği yerleştirirsen hakikaten seviyorsundur. Fesatlığı kalbinin hiçbir odacığına yerleştirmeyip, bir iyilik yaptığında karşılığını HALİK'ten beklemektir sevmek.
        Sevmek; samimiyettir, gülücüktür. Tebessümü bol olan, suratını asıp insanların ona selam vermesine engel olmaz. Karşısındakilere ön yargıdan uzak, sevecenliği aşılar. Gerçekten sever. Taşı, toprağı, küçücük bir karıncayı... 
         Sevmek; merdiven çıkarken sizin elinizden tutan gizli bir güçtür. Kalbinizin sihridir. Seven insan mesaisinin bitmesini bekleyen bir işçi gibi beklemez hayatının noktasını. Zamanın akışının sesini duymaz bile. Geçirdiği her saniyeden zevk alır, boşuna yaşamaz. Kalbi acımaz, mutlu yaşar, hayatın gerçeklerinden uzaklaşmaz. 
        Sevmek çok basit gibi görünse de can damarı kadar önemlidir. Kıymetini bilen olursa kat kat değerlenir. Usta ellere düşerse bir elmasa dönüşür. Yaşandıkça eskimez, bilakis daha çok parlar. Hayatın olumsuz yönlerini görmeyip en azından günde bir sefer polyanna olabilmektir sevmek...
         Sevmek paylaşmaktır, sabırdır, iyi olan, iyiyi anımsatan her şeydir. Ve hayatı güzelleştiren yalnızca sevgidir.