Arkeoloji dünyası, MÖ 2100 yılı civarında inşa edilen antik Sümer şehri Umma'dan gelen olağanüstü bir keşifle sarsıldı. Ur III Dönemi’ne ait bu mimari buluntu, tarih kitaplarını yeniden yazacak nitelikte. Berlin’deki Vorderasiatisches Müzesi’nde sergilenen bu kil tablet, geçmişin derinliklerinden günümüze ulaşan en eski ev planlarından birini sunuyor.
İlgili tabletin üzerinde yer alan plan, sadece bir yapının temel çiziminden çok daha fazlasını barındırıyor. Sümerlerin gelişmiş bir mekânsal farkındalık ve mimari bilgiye sahip olduğunu ortaya koyan bu keşif, dönemin yaşam tarzını, estetik anlayışını ve mühendislik becerilerini net bir şekilde gözler önüne seriyor.
1. Merkezi Avlu Etrafında Şekillenen Yaşam Alanları
Bu antik yapı planında, evler merkezi bir avlu etrafında şekillenmiş. Bu tasarım, Sümer toplumlarının sosyal yapısını ve mimarideki işlevselliği nasıl harmanladıklarını gözler önüne seriyor. Avlu etrafındaki odalar, aile bireylerinin bir arada yaşadığı ve birbirleriyle etkileşimde bulunduğu merkezi bir yaşam alanı yaratıyor.
2. Arşın Ölçü Birimiyle Yapılan Hassas Hesaplamalar
Bir diğer çarpıcı nokta ise, bu ev planının çok hassas ölçümlerle yapılmış olması. Sümerler, evlerinin yapımında eski ölçü birimi olan arşın (cubit) kullanmışlar. Bu, onların mimarideki detaylara ne kadar önem verdiklerini ve inşa sürecinde ne kadar titiz davrandıklarını gösteriyor. Bu kadar hassas hesaplamalar, zamanlarının çok ötesinde bir mühendislik anlayışını ortaya koyuyor.
3. Duvar ve Kapı Geçişlerinde Paralel Çizgiler
Tablet üzerindeki çizimler, duvarlar ve kapı geçişlerinin paralel çizgilerle mükemmel bir şekilde gösterildiğini de ortaya koyuyor. Bu, Sümerlerin mimaride geometriyi nasıl ustaca kullandıklarını ve mekânların daha verimli ve estetik bir şekilde düzenlenmesini sağladıklarını gösteriyor. Böylece, bu buluntu sadece bir yapı planı olmaktan çok, bir mühendislik harikasına dönüşüyor.
Bu keşif, sadece Sümer dönemine ait bir evin planı olmanın ötesinde, o dönemin yaşam tarzını ve kültürel anlayışını da gözler önüne seriyor. Binlerce yıl önceki gündelik hayat, bu taşın üzerine kazınmış çizimlerde şekillenmiş ve tarihsel bir değer kazanmış.
Sümer mimarisi, zamanının çok ötesindeydi ve bu yeni keşif, tarihsel mirasımızı daha da derinlemesine anlamamıza olanak tanıyor. Gelecekte yapılacak yeni kazılar ve araştırmalar, Sümer kültürünün karmaşıklığını daha da gün yüzüne çıkarabilir. Bu tür buluntular, insanlık tarihindeki mühendislik ve kültürel evrimi anlamamızda önemli birer anahtar olmaya devam ediyor.





