Kışın saf güzelliği olarak bilinen kar, ilk bakışta beyaz bir örtü gibi görünse de, gerçekte tam anlamıyla beyaz değildir. Uzmanlar, karın aslında saydam kristallerden oluştuğunu ve beyaz görünümünün yalnızca bir optik illüzyondan ibaret olduğunu belirtiyor.
Doğada her biri eşsiz yapıya sahip altıgen buz kristalleri, havadaki su buharının donmasıyla birlikte oluşur. Bu kristaller, gökyüzünden düşerken kümelenir ve tanecikler hâlinde yere ulaşır. Bu kümeler, yani kar taneleri, ışığın oyununa sahne olur.
Güneş ışığı kar yüzeyine ulaştığında, kristallerin girift yapısı nedeniyle ışık çok sayıda kez kırılır ve yön değiştirir. Bu çoklu kırılma ve yansıma süreci, ışığın tüm yönlere dağılmasına neden olur. Gözümüze ulaşan bu dağılmış ışık, tüm renklerin birleşiminden oluştuğu için biz karı "beyaz" olarak algılarız.
Işıkla gelen aldatmaca
Gerçekte her bir buz kristali, cam gibi yarı saydam bir yapıdadır. Ancak bu kristaller tek başlarına değil, milyonlarcası bir araya gelerek karmaşık bir yüzey oluşturur. Bu karmaşa, ışığın belirli bir yönde değil her yönde yayılmasını sağlar. Sonuç olarak, ışığın tüm renkleri eşit oranda yansıdığı için kar beyaz görünür – tıpkı süt ya da bulutlarda olduğu gibi.
Kar neden bazen mavimsi ya da kirli görünür?
Karın beyaz görüntüsü her zaman sabit değildir. Yoğunluğu artan ya da yüzeyi sıkışan kar, daha az ışık yansıttığı için mavimsi bir tona bürünebilir. Aynı şekilde, hava kirliliği ya da araç geçişleriyle temas eden kar ise hızla kirlenerek grileşir ya da kahverengiye döner.
Bilimsel gerçeklik: Kar beyaz değil, saydamdır
Karın saf ve beyaz görünümü, aslında doğanın ışıkla yaptığı bir göz yanılsamasıdır. Bu bilgi, sadece doğa bilimlerine ilgi duyanlar için değil, aynı zamanda fotoğrafçılardan mimarlara kadar geniş bir kesim için de oldukça önemli. Beyaz görünen her şeyin gerçekten beyaz olmadığını gösteren kar, doğanın ne kadar şaşırtıcı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.