Sümerler, Mezopotamya panteonunu kurarak antik dünyanın ilk tanrılar sistemini oluşturan toplumdu. Her doğa olayı, toplumsal hareket ya da bireysel eylem bir tanrıyla ilişkilendirilmişti. Bu inanç, binlerce tanrının yer aldığı devasa bir mitolojik yapı doğurdu. Ancak bu tanrılar, rastgele değil, hiyerarşik bir sistemle piramit gibi sıralanmışlardı. En tepedeki tanrı Enlil olurken, başveziri konumunda bilgelik tanrısı Enki yer alıyordu.

Güneş tanrısı Utu, adaletin koruyucusuydu ve her şeyi gören gözleriyle insanlara yardım ederdi. Su ve bilgelik tanrısı Enki, sihirbazların ve insanlığın koruyucusuydu. Venüs yıldızının simgesi olan tanrıça İnanna ise aşkın ve savaşın simgesiydi.

Sümer mitolojisi yalnızca bu toplumla sınırlı kalmadı. Kültürel aktarım yoluyla Samilere geçen tanrılar, yeni adlarla bu uygarlıklarda da yer buldu. Örneğin, Sümerler'deki Enki, Akadlar'da Ea adıyla bilinirken, İnanna ise Akadlar'da İştar olarak yeniden karşımıza çıkar. Gökyüzü tanrısı An, Babil’de Anu olarak anılmaya başladı.

Tanrılar Panteonunun Zirvesindekiler;

1. An (Anu):

Gökyüzünü kişileştiren ilahi figür olan An, tanrıların kralı ve tüm ilahi düzenin başlangıcı sayılırdı. Çoğunlukla pasif bir tanrı olarak görülse de, Mezopotamya’nın son dönemlerinde yeniden aktif bir rol üstlendi ve özellikle Uruk şehrinde yeniden tapınılmaya başlandı.

2. Enlil (Ellil):

Rüzgar, hava ve fırtınaların tanrısı olan Enlil, Sümer panteonunun baş tanrısıydı. Nippur'daki Ekur tapınağı onun baş ibadet merkeziydi. En kutsal tanrı olarak diğer tanrılar bile ona doğrudan bakamazdı. Ancak zamanla gücünü yitirerek yerini Babil'in ulusal tanrısı Marduk’a bıraktı.

3. Enki (Ea):

Tatlı su, zeka, büyü ve sanatın tanrısı Enki, hayat veren nehirlerin, yani Dicle ve Fırat’ın da kaynağı sayılırdı. İkonografide omzundan dökülen nehirler ile betimlenen Enki, hem insanlığın yaratıcısı hem de koruyucusuydu. İsminin anlamı “Yeryüzünün Efendisi”dir.

4. Ninhursag (Nintu, Ninmah):

Toprağın ve doğurganlığın tanrıçası Ninhursag, Mezopotamya’nın en eski ana tanrıçalarından biridir. Kutsal dağları simgeler ve kralların koruyucu annesi olarak görülürdü. Tasvirlerinde boynuzlu başlık ve türevi omega motifli asa dikkat çeker.

5. İnanna (İştar):

Savaş, aşk ve bereket tanrıçası İnanna, Uruk şehrinin koruyucu tanrıçasıydı. Gecenin ve sabahın tanrıçası olarak Venüs gezegeninin evreleriyle ilişkilendirilmiştir. Gücün, arzunun ve politik iktidarın simgesi olan İnanna, zamanla İştar ismiyle Akad, Babil ve Asur’da da baş tanrılardan biri haline gelmiştir.

6. Nanna-Sin (Sin):

Ay tanrısı Nanna, Sümerce’de “aydınlatıcı” anlamına gelir. Enlil ve Ninlil'in oğlu olan Nanna, karısı Ningal ile birlikte Ur şehrinde tapınılırdı. Babil ve Asur döneminde Sin adıyla tanınan bu tanrı, ayın döngüleriyle zamanın ve kaderin belirleyicisi kabul edilirdi.

7. Utu (Şamaş):

Güneş tanrısı Utu, her şeyi gören gözleriyle adaletin sağlanmasında önemli bir figürdü. Sippar ve Larsa'da kutsal kabul edilen Utu, yeraltı dünyasıyla da bağlantılıydı. Efsanelerde genellikle kahramanlara yardım eden bir figür olarak görülür. Gılgamış Destanı’nda Humbaba’ya karşı Gılgamış’a yardım eder, İnanna mitlerinde ise kız kardeşine destek verir.

Sümer mitolojisi, yalnızca dini değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal hayatın da temelini oluşturdu. Bu tanrılar, sadece inanç sisteminin değil, aynı zamanda Mezopotamya’nın kültürel ve sanatsal mirasının taşıyıcılarıydı. Tanrıların hikâyeleri, günümüze dek gelen efsanelerle hala yaşamaya devam ediyor.

Muhabir: Merve Kiraz