Yeryüzünün yaklaşık %71’i okyanuslarla kaplı. Ancak bu engin, esrarengiz ve derin sularda ne olup bittiğine dair bilgimiz, Mars yüzeyi hakkındaki bilgilerimizden bile daha az. Bilim insanlarının yıllardır sürdürdüğü araştırmalara rağmen, okyanuslar hâlâ keşfedilmeyi bekleyen birer gizem.

Pasifik Okyanusu’nun devasa büyüklüğü bunun en iyi örneklerinden biri. Ortalama derinliği yaklaşık 3.70 kilometre. Bu, dünyanın en yüksek binası olan 160 katlı Burj Khalifa'nın yaklaşık 4.5 katı derinlik demek. Okyanusların en derin noktası ise Mariana Çukuru’ndaki Challenger Deep; burası insanlık için neredeyse erişilmez.

Bilinmeyenlerle Dolu Derinlikler

2013 yılında keşfedilen Tamu Massif, Dünya üzerindeki en büyük volkan olma unvanını taşıyor. Bu dev yapı, Pasifik Okyanusu'nda ve İngiltere büyüklüğünde bir alana yayılmış durumda. Yine son yıllarda yapılan keşiflerde, gezegenin derin katmanlarında, bilinen tüm okyanusların toplam hacminin üç katı kadar su bulunduğu belirlendi. Bu, Dünya’nın su kaynakları hakkındaki bildiklerimizi tamamen yeniden düşünmemizi gerektiriyor.

Kayıp Şehirler ve Gizemli Kıtalar

Küba açıklarında, su altı araştırmaları sırasında antik bir kenti andıran yapılar keşfedildi. Bu yerleşimin efsanevi Atlantis olabileceği bile iddia ediliyor. Bunun yanında, Avustralya’nın doğusunda sular altında kalan Zealandia adlı dev kara parçasının, aslında yeni bir kıta olabileceği düşünülüyor.

Keşfedilmemiş Derinlikler

Okyanusun 200 metreden sonraki kısımları tamamen karanlık. Şu anda okyanusların yalnızca yaklaşık %5’i keşfedilebilmiş durumda. Hatta deniz bilimci Katy Croff Bell’e göre, doğrudan gözlemlenmiş okyanus tabanı oranı sadece %0.001! Bu, sadece ABD'nin en küçük eyaletlerinden Rhode Island kadar bir alana karşılık geliyor. Geriye kalan devasa alan hâlâ bilinmezliğini koruyor.

Ekosistem, Tehlikeler ve Enerji Potansiyeli

Okyanuslar canlı bakterilerle dolu. Bazıları zararsız olsa da, bazıları ciddi enfeksiyonlara yol açabiliyor. Ne yazık ki milyonlarca ton çöp ve atık, okyanus ekosistemini tehdit ediyor. ABD'nin, geçmişte tonlarca zehirli ve radyoaktif atığı okyanusa bıraktığını kabul etmesi bu tehdidin boyutunu ortaya koyuyor.

Buna rağmen okyanuslar, oksijenimizin yaklaşık %70’ini üretiyor. Aynı zamanda gel-git ve dalgaların enerjisi, kullanılabilseydi dünya enerji ihtiyacının beş katını karşılayabilecek güçte. Ayrıca okyanuslarda 20 milyon tondan fazla altın bulunduğu tahmin ediliyor. Ancak bu altınlara ulaşmak, şimdilik oldukça maliyetli.

Henüz Başlangıçtayız

Okyanuslar yalnızca mavi sular değil; geçmişi, geleceği ve bugünümüzü içinde barındıran dev birer yaşam alanı. Her dalga, keşfedilmeyi bekleyen yeni bir sır taşıyor. Okyanusların sessiz olmadığı, aksine derinlere inildikçe daha da ürkütücü seslerle dolu olduğu biliniyor. Bu sonsuz gibi görünen karanlık dünyayı tam anlamıyla anlayabilmek için önümüzde uzun bir yol var.

Okyanuslar hâlâ insanlık için en büyük bilinmez. Keşfedilmemiş milyarlarca kilometrekarelik bir evren, tam ayaklarımızın altında yatıyor.

Muhabir: Merve Kiraz