Kuzey Alaska’da 20. yüzyılın başlarında yaşamış bir Yupik balıkçısının ellerinden çıkan yağmurluk, sadece bir giysi değil, doğayla kurulan binlerce yıllık ilişkinin somut bir yansıması. Günümüzde müze koleksiyonlarında yer alan bu zarif ve işlevsel parka, adeta geçmişin mühendislik dehasını bugüne taşıyor.
Eskimo halkları—özellikle İnuit ve Yupik toplulukları—sert iklim koşullarında hayatta kalmak için doğanın sunduğu her kaynağı ustalıkla değerlendirmeyi öğrenmişti. Bu geleneksel ceket, fok ya da deniz aslanı bağırsağından üretilmiş. Malzeme, hayvanın bağırsağı dikkatle temizlenip gerdirilerek kurutulduktan sonra balina yağıyla işlenerek su geçirmez hale getiriliyor. Ortaya çıkan doku, neredeyse şeffaf, son derece hafif ve modern plastik yağmurlukları andıran bir yapıya sahip.
Bu tür parkaların dikişleri de en az malzemesi kadar dikkat çekici. Kemik iğnelerle, hayvan sinirlerinden elde edilen iplikler kullanılarak yapılan dikişler, giysinin tamamen su geçirmez olmasını sağlıyor. Av sırasında saatlerce soğuk sularda kürek çeken balıkçılar, bu sayede hem kuru kalıyor hem de vücut ısısını kaybetmiyor.
Bu geleneksel kıyafetler "gut parka" ya da "kamleika" olarak biliniyor. Modern teknolojinin ürettiği pek çok çözüm, bu kadim bilgilerin bir benzeri. Doğayla uyum içinde yaşamanın ve ondan ilham alarak üretmenin ne kadar değerli olduğunu gösteren bu yağmurluk, sadece bir giysi değil; aynı zamanda bir yaşam felsefesinin ürünü.