Alternatif tarih teorisyenleri, dünyanın dört bir yanındaki dağların sadece coğrafi oluşumlar değil, kadim uygarlıkların bilinçli yapıları ve enerji merkezleri olduğunu öne sürüyor. Türkiye’de Manisa Spil, Kazdağları, Uludağ, Toroslar gibi en az 60-70 dağın bu kapsamda “piramit dağ” olduğu iddia ediliyor.
Bu dağların, yeraltı enerji hatlarıyla bağlantılı olduğu ve boyutlar arası geçitler barındırdığı öne sürülüyor. Özellikle Sinop’taki Zindan Dağı’nın geçmişte NATO ve CIA tarafından paranormal araştırmalar için kullanıldığı ve dağa girişin hâlâ yasak olduğu ileri sürülüyor.
Göbeklitepe’nin yalnızca küçük bir kısmının kazılmış olduğu, burada antik nükleer savaş izleri ve gizli piramit yapılar olabileceği yönündeki spekülasyonlar da dikkat çekiyor.
Dünyanın dört bir yanındaki devasa dağ ve piramit yapılarının, MU ve Atlantis gibi kayıp uygarlıklarla ilişkili olduğu düşünülüyor. Özellikle Himalayalar ve Tibet Platosu’nun, eski ruhsal öğretilerin merkezi ve kadim rahiplerin inisiye olduğu kutsal bölgeler olduğu sıkça dile getiriliyor. Bazı eski Sanskrit metinlerinde levitasyon (havada durma) gibi mistik uygulamalardan bahsedildiği iddiası da bu görüşleri destekliyor.
Mısır’daki Büyük Piramitlerin, sanılandan çok daha eski olduğu ve MU ile Sirius uygarlığı bağlantılı ileri bir teknolojinin ürünü olduğu teorisi de alternatif tarih literatüründe sıkça yer buluyor. Aynı şekilde Çin’in Xian bölgesinde yer alan ve “Beyaz Piramitler” olarak bilinen yapıların da çok eski Türk uygarlıklarına ait olduğu öne sürülüyor. Bu bölgedeki piramitlerin içerisinde Türk sembolleri, mumyalanmış askerler ve ay-yıldız figürleri bulunduğu; ancak Çin hükümetinin bu alanı gizlediği iddia ediliyor.
Bu teorilere göre, dünyadaki pek çok dağ ve piramit, aslında birbirine bağlı, enerji taşıyan kadim sistemlerin parçaları. Bilim çevreleri bu tür iddiaları temelsiz bulsa da, birçok araştırmacı ve tarih meraklısı daha fazlasının gün yüzüne çıkmasını bekliyor.





