Ortadoğu’yu Şekillendiren Tarihi Süreç
İslam dünyasının Sünni ve Şii olarak iki büyük mezhebe ayrılması, tarihin en eski ve en önemli dini-siyasi bölünmelerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu ayrılığın kökenleri, İslam peygamberi Hazreti Muhammed’in 632 yılında vefat etmesinin ardından halifelik makamının kime emanet edileceği konusundaki tartışmalara dayanıyor.
Gadir-i Hum ve Kırtas Vakası Tartışmaları
Şii kaynaklar, Hazreti Muhammed’in Veda Haccı dönüşünde Gadir-i Hum mevkiinde Hazreti Ali’yi halefi olarak işaret ettiğini savunurken, Sünni kaynaklar bu ifadelerin dostluk ve liderlik bağlamında olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Peygamber’in son günlerinde bir vasiyet yazmak istemesi üzerine yaşanan ‘kırtas vakası’ da iki mezhep arasındaki görüş ayrılığını derinleştiren olaylardan biri olarak kabul ediliyor.
Halifelik Seçimi ve Ayrışma Süreci
Hazreti Muhammed’in vefatından sonra Medine’de yapılan tartışmalar sonucunda Hazreti Ebubekir halife olarak seçildi. Şii tarihçiler, Hazreti Ali’nin sürece dahil edilmemesi nedeniyle bu seçimi tartışmalı buluyor. Hilafet sırasıyla Hazreti Ömer ve Hazreti Osman’a geçerken, Hazreti Osman döneminde yönetimle ilgili artan hoşnutsuzluk ve nepotizm suçlamaları büyük bir krize yol açtı. 656 yılında Hazreti Osman’ın öldürülmesi, İslam tarihindeki ilk büyük fitne olarak kabul edildi.
Sıffin Savaşı ve Haricilerin Ortaya Çıkışı
Hazreti Ali’nin halife seçilmesinden sonra en büyük muhalefet, Suriye Valisi Muaviye’den geldi. 657 yılında gerçekleşen Sıffin Savaşı, tarafların kesin bir üstünlük sağlayamaması ve savaşın ‘hakem olayı’ ile sona ermesi nedeniyle yeni bir bölünmeye yol açtı. Bu süreçte ortaya çıkan Hariciler de İslam dünyasındaki ayrışmaları daha da derinleştirdi.
Kerbela Faciası ve Ayrışmanın Kesinleşmesi
Muaviye’nin ölümünden sonra oğlu Yezid’in halife ilan edilmesi, Hazreti Ali’nin oğlu Hazreti Hüseyin ve taraftarları tarafından meşru görülmedi. 680 yılında Hazreti Hüseyin, Yezid’e biat etmeyi reddederek Kufelilerin daveti üzerine Kufe’ye gitmek isterken, Kerbela’da Emevi ordusu tarafından katledildi. Hazreti Hüseyin’in ölümü, Şii inancının temelini oluştururken, Sünni-Şii ayrılığının derinleşmesine neden oldu.
Şiilik ve Sünnilik: Günümüzdeki Durum
Bu tarihi olayların ardından Sünni-Şii ayrılığı yüzyıllar boyunca devam etti. 10. yüzyılda Şii Fatımi Devleti’nin kurulması, bu mezhebin siyasi bir güç olarak sahneye çıkmasını sağladı. Günümüzde dünya genelinde Müslüman nüfusun yaklaşık %80’i Sünni, %15-20’si ise Şii mezhebine mensup. İki mezhep arasındaki dini farklılıkların yanı sıra siyasi ve kültürel çatışmalar da halen Ortadoğu’nun en önemli sorunlarından biri olarak varlığını sürdürüyor.
Bu tarihi sürecin günümüz İslam dünyasına etkileri ise hala tartışılmaya devam ediyor.