Karadeniz kıyılarında kurulan eski bir Yunan kolonisi olan Panticapaeum’dan günümüze ulaşan eşsiz bir altın sikke, bugün Almanya’nın başkentinde ziyaretçileri büyülüyor. Altes Müzesi’nde sergilenen 9.09 gram ağırlığındaki altın stater, yalnızca bir ödeme aracı değil; aynı zamanda mitoloji, ekonomi ve sanatı bir araya getiren nadir bir kültürel hazine.

Yaklaşık 2.500 yıl önce basılan bu etkileyici sikkenin çapı sadece 18 mm. Ancak üzerindeki detaylar, antik dünyada sanatın ve inancın nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor. Sikkenin ön yüzünde, Yunan mitolojisinin doğa tanrılarından biri olan Pan, üç çeyrek profilden betimlenmiş. Pan’ın başı, doğanın sembolü olan sarmaşık yapraklarından oluşan bir taçla süslenmiş.

Arka yüzde ise, dönemin inanç ve ekonomik sistemine dair ipuçları veren büyüleyici bir tasvir yer alıyor: Ağzında bir mızrak taşıyan, tahıl başağının üzerinde duran efsanevi yaratık griffin. Bu sahne yalnızca mitolojik bir göndermeden ibaret değil; Karadeniz’in antik dünyada ne denli önemli bir tahıl üretim merkezi olduğunun da güçlü bir simgesi. Paranın çevresini saran ΠΑΝ (PAN) harfleri, hem Tanrı Pan’a gönderme yapıyor hem de Panticapaeum kentinin adını taşıyor olabilir.

Sikkenin bulunduğu bölge, günümüzde Ukrayna'nın Kerç Yarımadası'na denk geliyor. Antik dönemde, bölge hem tarımsal üretim hem de kültürel alışveriş açısından Doğu Akdeniz’in en canlı merkezlerinden biri olarak biliniyordu.

Münzkabinett der Staatlichen Museen zu Berlin koleksiyonunun bir parçası olan bu stater, sadece koleksiyoncuların değil, tarih ve arkeoloji tutkunlarının da gözdesi haline gelmiş durumda. Altes Müzesi’nde sergilenen nadir sikke, ziyaretçilere Karadeniz’in geçmişine açılan altın bir kapı sunuyor.

Muhabir: Merve Kiraz