Hiç kendinize “Acaba duvarın içinden geçebilir miyim?” diye düşündünüz mü? Bu sorunun cevabı, klasik fizik kurallarına göre net bir “hayır” gibi görünse de, kuantum fiziğinin büyüleyici dünyasında işler biraz daha farklı. Kuantum tünelleme adı verilen fenomen, katı engellerin içinden geçmenin olasılığını tamamen göz ardı etmememiz gerektiğini gösteriyor.
Kuantum seviyesinde, yani atom ve atomaltı parçacıkların dünyasında, her şey dalga gibi davranıyor. Bir duvara çarptığınızda, sizi oluşturan trilyonlarca parçacığın dalgalarının çok az bir bölümü duvarın diğer tarafına “sızabiliyor”. Eğer bu dalga sızıntısı, tüm parçacıklar için aynı anda gerçekleşebilirse, teorik olarak kendinizi duvarın ötesinde bulabilirsiniz.
Bu kulağa bilim kurgu gibi gelse de, kuantum tünelleme gerçek ve deneysel olarak doğrulanmış bir olaydır. Güneş'in çekirdeğinde gerçekleşen nükleer füzyonun temelinde, bu kuantum sıçramaları bulunur. Ayrıca modern elektronik cihazlar ve mikroskoplar da bu prensipten faydalanarak çalışır.
Elbette, insan vücudundaki trilyonlarca parçacığın aynı anda tünelleme yapması pratikte imkansızdır. Yine de bu gerçek, evrenin katı gibi görünen gerçekliğinin altında yatan büyüleyici olasılıklar dünyasını anlamamız için büyük bir kapı aralıyor. Niels Bohr’un dediği gibi, “Evren sadece düşündüğümüz kadar tuhaf değil, düşünebildiğimizden çok daha tuhaftır.”