GÜNDEM

Namus Adına Cinayet: Sessiz Katliam

Kadınlara yönelik şiddetin en acımasız biçimlerinden biri olan "namus cinayetleri", hâlâ dünyanın birçok ülkesinde yaşanıyor. Türkiye de bu utanç verici tabloda yer alıyor.

Abone Ol

Kadınlara yönelik şiddetin en dramatik ve kanlı yüzlerinden biri olan “namus cinayetleri” hâlâ dünyanın pek çok yerinde kadınların yaşamına mal oluyor. Cinsiyet eşitsizliğinin ve ataerkil geleneklerin gölgesinde kalan kadınlar, çoğu zaman kendi aile fertleri tarafından öldürülüyor. Gerekçe ise "namus" adı altında savunulan toplumsal baskılar. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin 2000 yılına ait verilerine göre, her yıl dünya genelinde yaklaşık 5 bin kadın namus bahanesiyle öldürülüyor. Türkiye de bu utanç verici listeye adını yazdıran ülkeler arasında yer alıyor. Raporda Türkiye’nin yanı sıra Hindistan, Pakistan, Ürdün, Mısır, İsrail, Fas, İtalya, Brezilya, Bangladeş ve İngiltere gibi ülkeler de namus cinayetlerinin yaşandığı ülkeler arasında gösteriliyor.

Cinsiyet Eşitsizliği, Adaletsizliği Besliyor

Namus cinayetleri genellikle kadının kendi rızasıyla gerçekleştirmediği eylemler üzerinden bile şekillenebiliyor. Tecavüz mağduru kadınlar dahi, ailenin “onuru” zarar gördü gerekçesiyle infaz edilebiliyor. Bazen yalnızca dedikodular ya da bir erkekle mesajlaşmak bile bu cinayetlerin bahanesi olabiliyor.

Kültürel Değil, Suç!

Uzmanlar, namus cinayetlerinin kültürel bir gelenek olarak görülmesinin, kadınların bu cinayetlere karşı yeterince korunamamasına yol açtığını belirtiyor. Türkiye’de mahkeme salonlarında hâlâ “tahrik indirimi” gibi tartışmalı uygulamalar, kadın cinayetlerine karşı verilen mücadeleyi zayıflatıyor. Kadın hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, bu tür suçların açıkça "kadına karşı nefret suçu" olarak tanımlanmasını ve cezaların caydırıcı hâle getirilmesini talep ediyor.

Artış Durduğuna Değil, Görünürlüğüne İnanılıyor

Resmî verilere göre kadın cinayetleri ve namus gerekçesiyle işlenen saldırılar azalmıyor, aksine her geçen yıl daha görünür hâle geliyor. Bu görünürlük, farkındalık çalışmalarının ve medya duyarlılığının artmasına bağlansa da, gerçekte çözüm için daha köklü yasal, sosyal ve kültürel değişimlere ihtiyaç var.

Çözüm Nerede?

Namus adı altındaki cinayetlerin, töre değil doğrudan cinayet olarak tanımlanması, Tahrik indirimi gibi ceza hafifletici uygulamaların kaldırılması, Mağdurların korunması için etkin mekanizmaların geliştirilmesi, Eğitim sisteminde toplumsal cinsiyet eşitliği konularının yer alması, şiddetin önlenmesi adına atılması gereken temel adımlar arasında sıralanıyor.