Erzincan'da üretilen ve Norveç derilerinden yapılan özel tulumlar, Türkiye genelindeki peynir üreticilerine ulaştırılarak şehre ekonomik katkı sağlıyor. Geleneksel üretim, modern işleme ile birleşiyor.

Erzincan, sadece iki ilde üretimi yapılan özel deri tulumlarıyla hem geleneksel peynir üretimine katkı sağlıyor hem de ülke ekonomisine değer katıyor. Yüzlerce yıllık tulum peyniri geleneğini sürdüren Erzincan’da, Norveç’ten ithal edilen özel deriler, bölgedeki deri işleme tesislerinde özenle hazırlanarak tulum haline getiriliyor.

İşlenen bu tulumlar, başta Erzincan tulum peyniri üretiminde olmak üzere, Türkiye’nin farklı illerinde kullanılıyor. Çorum, Erzurum, Tunceli, Elazığ, Malatya, Van, Bingöl, İstanbul, Mardin ve Adana gibi birçok şehre gönderilen tulumlar, hem üreticilere yüksek kaliteli saklama imkânı sunuyor hem de Erzincan ekonomisine doğrudan katkı sağlıyor.

Erzincan, küçükbaş hayvancılıkta Türkiye’nin potansiyel merkezi olabilecek niteliklere sahipken, sektör yıllardır hak ettiği ilgiyi göremiyor. 

Peynir üretimi ve bu sektöre bağlı alt sanayi, Erzincan ekonomisinin temel taşlarından biri haline geldi. 2025 yılı itibariyle yalnızca peynir ve et üretimiyle 5 milyar TL’yi aşan bir ekonomik büyüklüğe ulaşıldı. Bu değerin büyük kısmı şehir içinde kalıyor; dolayısıyla şehir ekonomisinin döngüsünde lokomotif görevi görüyor.

Ancak Erzincanlı girişimci Onur Eraslan, yalnızca üretmekle kalmıyor. Yenilikçi yaklaşımlarla sektörü yukarı taşımayı amaçlıyor. Deri peynir, baskı çuvalı ve süt süzek üretimi alanlarında örnek teşkil edecek çalışmalar yürütüyor. İşte bu üç başlıkta atılan öncü adımlar:

1. Deri Peynir Üretimi: Gelenekten Geleceğe

“Erzincan Tulum (Deri) Peyniri” adıyla bilinen bu geleneksel ürün, ne yazık ki bugün çoğunlukla deri yerine petrokimya esaslı ambalajlarla piyasaya sunuluyor. Ancak doğal kuzu derisi, peyniri olgunlaştırma sürecinde sağladığı benzersiz faydalarla fark yaratıyor. Deri, yağ kaybı olmadan suyu dışarı atmaya devam ediyor ve peynire eşsiz bir lezzet katıyor.

Onur Eraslan, Avrupa Birliği'nin bile yalnızca Afyon Deri Peyniri’ne özel izin verdiğini hatırlatarak, bu ürünlerin 80 €/kg gibi fiyatlarla Paris’te satıldığını vurguluyor. Erzincan tulumu ise bugün Türkiye’nin en ucuz peynirlerinden biri olma yolunda ilerliyor. 1984’te Kayseri pastırması ile aynı fiyatta olan ürün, bugün fiyat olarak ciddi gerileme yaşadı.

Üretici firma, %98,5 oranında ambalajlı üretimin aksine, yeniden deri kullanımına öncelik veriyor. Tüysüz deri, görsel marka uygulamaları ve modern ambalajlama çalışmalarıyla deri peyniri yeniden prestijli konuma taşımayı hedefliyor.

2. Peynir Baskı Çuvalı: Kalitesizlik Yüzünden 100 Milyon TL Zarar

Peynirin son aşamada süzülmesini sağlayan baskı çuvalları, uzun yıllardır ihmal edilen bir alan. Pek çok üretici, un çuvalı benzeri uygunsuz ürünlerle süzme işlemini yapıyor. Bu ise Erzincan’da yıllık onlarca ton peynirin acılaşarak çöpe gitmesine neden oluyor.

Firma, ülkenin büyük süt markalarından biriyle yaptığı çalışmalar sonucunda, ilk kez baskı çuvalına dair teknik bir şartname geliştirdi. Böylece hem kalite artırıldı hem de şehre yıllık 4,3 milyon TL’lik katkı sağlanması hedefleniyor.

3. Süt Süzek Üretimi: Dağ Başında Hijyen Mücadelesi

Kırsalda sağım hâlâ elle yapılıyor ve bu da süt hijyeninde ciddi sorunlara neden oluyor. Modern tesislerin yokluğunda, süzekler sütün ilk filtre noktası olarak öne çıkıyor. İngiliz ipeğiyle dokunmuş, 1 mm²’de 77 göze sahip özel kumaşlardan üretilen süzeklerle hijyen sorunu büyük oranda çözülüyor.

Firma, 2.650 kayıtlı üreticiye ulaştı ve her birine iki süzek verilmesiyle toplam 2,5 milyon TL’lik bir yatırımla hijyenin %90 oranında sağlanabileceğini raporluyor.

“Bu Mücadeleyi Karınca Misali Sürdüreceğiz”

Onur Eraslan, bu çabaların sadece ticari değil, aynı zamanda kültürel ve tarımsal bir mirası yaşatma mücadelesi olduğunu vurguluyor. Deri üzerine logo ve yazı basımı gibi inovatif girişimlerle markalaşmayı da hedefliyorlar.

Gıda güvenliği alanında henüz mevzuat eksikliği bulunan deri peynir üretimi için, Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü ile doğrudan temas kurulmuş durumda. Sektöre yasal çerçeve getirecek adımların eli kulağında olduğu belirtiliyor.

 Sonuç: Kazanmak İçin Değil, Katkı İçin

Her ne kadar bu girişim bir şirket faaliyeti olsa da, kâr öncelikli değil; değer öncelikli bir yaklaşım benimsiyor. “İşi ne olursa olsun, onu dünyanın en önemli işi gibi yapanlar başarıya ulaşır” anlayışıyla hareket eden firma, Erzincan’ın yerel ürünlerini ulusal ve uluslararası pazarda hak ettiği konuma taşımayı hedefliyor.

Muhabir: Adem Küçükkaya