Diyarbakır'ın kalbinde yer alan ve Dicle Nehri'nin iki yakasını birleştiren On Gözlü Köprü, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda taşıdığı tarihiyle de göz kamaştırıyor. "Dicle Köprüsü" olarak da anılan bu eşsiz yapı, yüzyıllardır ayakta durarak medeniyetlerin izlerini günümüze taşıyor.
Köprünün yapım yılıyla ilgili farklı görüşler bulunsa da, güney cephesindeki kitabeye göre yapı, 1065 yılında Mervaniler Dönemi’nde inşa edildi. Mervanoğlu Ahmed’in oğlu Emir Müeyyid Devle Kasım Nasır’ın emriyle, Kadı Ebu’l Hasan Abdulvahid bin Muhammed aracılığıyla, mimar Sancaroğlu Ubeydoğlu Yusuf tarafından hayata geçirildi.
Ancak bazı tarihçiler, köprünün kitabesinde yazan tarihin yalnızca bir onarıma işaret ettiğini savunuyor. Bazı kaynaklar ise yapının çok daha eski olduğunu, hatta 6. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Anastasias dönemine kadar uzandığını öne sürüyor. Tarihi süreçte birçok kez yıkılıp onarılan köprü, 974 yılında Bizans İmparatoru Juannes Tzimisces tarafından yıktırılmış, ardından Emeviler tarafından tekrar restore edilmiştir.
Dicle Nehri’nin üzerinde heybetle uzanan köprü, 172 metre uzunluğa sahip. Batıdan doğuya doğru incelenen yapının ilk beş kemeri 10 metre genişliğindeyken, son beş kemerde bu genişlik yaklaşık 4 metreye kadar daralıyor. 10 gözlü yapının inşasında kireç harçlı moloz taş dolgu ve siyah kesme bazalt taş kullanılmış. Özellikle ortadaki üç kemerin mimari farklılığı, köprünün zamana yayılan onarımlarla yeniden şekillendiğini ortaya koyuyor.
Hem geçmişin izlerini hem de mühendislik harikasını bünyesinde barındıran On Gözlü Köprü, Diyarbakır’ın kültürel mirasının en kıymetli parçalarından biri olmaya devam ediyor.