Pamukkale’nin büyüleyici doğal güzelliklerinin yanı sıra, antik çağlara ışık tutan önemli bir kültür merkezi de Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak ziyaretçilerini bekliyor. Roma Hamamı’nın görkemli yapısı içerisinde 1984 yılından beri faaliyet gösteren müze, Hierapolis Antik Kenti ve çevresinden çıkarılan tarihi eserlerle Anadolu’nun zengin medeniyet mozaiğini gözler önüne seriyor.

Müze koleksiyonunda sadece Hierapolis kazılarından elde edilen eserler değil; aynı zamanda Lycos Vadisi’ndeki Laodikeia, Colossai, Tripolis ve Attuda gibi antik kentlerden gelen nadide parçalar da bulunuyor. Bu sayede ziyaretçiler, bölgenin farklı kültürel dokularını ve tarih içindeki etkileşimlerini yakından inceleme fırsatı buluyor.

Ayrıca, Türkiye’nin tarih sahnesindeki en eski ve önemli yerleşimlerinden biri olan Beycesultan Höyüğü’nden Tunç Çağı’na ait eşsiz arkeolojik buluntular müzenin en değerli bölümlerinden birini oluşturuyor. Bu parçalar, Anadolu’daki erken medeniyetlerin yaşam tarzı, sanat ve teknolojisini anlamak açısından büyük önem taşıyor.

Hierapolis Arkeoloji Müzesi, sadece Pamukkale ve çevresiyle sınırlı kalmayıp, antik dönemin önemli bölgeleri olan Caria, Pisidya ve Lidya’dan çıkarılan eserleri de bünyesinde barındırarak, ziyaretçilerine geniş bir coğrafyanın tarih yolculuğunu yaşatıyor.

Her yıl yerli ve yabancı binlerce turisti ağırlayan müze, arkeoloji meraklıları için benzersiz bir eğitim ve keşif alanı olmanın yanı sıra, bölgenin kültürel mirasının korunması ve tanıtılması konusunda da önemli bir rol üstleniyor.

Pamukkale’ye yolu düşenler için Hierapolis Arkeoloji Müzesi, sadece bir müze değil; binlerce yıl öncesinden günümüze ulaşan medeniyetlerin hikayesini dinleyebilecekleri eşsiz bir tarih sahnesi olarak öne çıkıyor.

Muhabir: Merve Kiraz