İzmir’in Bergama ilçesinde yer alan ve MÖ 3. yüzyılda kurulan Pergamon (Pergamon) Kütüphanesi, yalnızca devasa kitap koleksiyonuyla değil, aynı zamanda kültürel mirasa kattığı yeniliklerle de Hellenistik dönemin en gözde entelektüel merkezlerinden biri olarak anılıyor.

Kral II. Eumenes'in yönetiminde inşa edilen bu antik kütüphane, dönemin en büyük bilgi merkezlerinden biri olan İskenderiye Kütüphanesi’yle yarışacak düzeydeydi. Rivayetlere göre, Pergamon Kütüphanesi 200.000’den fazla el yazması parşömene ev sahipliği yapıyordu. Bu rakam, o dönemin kültürel zenginliğini ve bilgiye verilen önemi açıkça ortaya koyuyor.

Pergamon Kütüphanesi'nin belki de en kalıcı mirası, yazı aracı olarak parşömeni (Latince adıyla pergamena) geliştirmiş olmasıydı. Papirüse alternatif olarak geliştirilen bu hayvan derisinden yapılmış dayanıklı yazı malzemesi, papirüs tedarikinin İskenderiye tarafından kısıtlanmasıyla birlikte kritik bir yenilik haline geldi.

Bu rekabet öylesine derindi ki, antik bir söylenceye göre, Pergamon’daki değerli parşömen koleksiyonu daha sonra Roma generali Marcus Antonius tarafından, sevgilisi Kleopatra’ya düğün hediyesi olarak İskenderiye Kütüphanesi’ne gönderildi.

Bugün artık fiziksel olarak var olmayan bu büyük kütüphane, geçmişteki entelektüel arayışların ve bilgiye duyulan derin saygının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Pergamon’un kalıntıları arasında dolaşan ziyaretçiler için bu yer, yalnızca taş ve topraktan ibaret değil; aynı zamanda insanlığın düşünsel tarihine dair sessiz bir tanık.

Muhabir: Merve Kiraz