Sivas’ın Divriği ilçesinde, Anadolu Selçuklu dönemine ait Mengücek Beyliği tarafından yaptırılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, yalnızca bir ibadet mekânı değil; aynı zamanda bilim, sanat ve inançla yoğrulmuş bir mimarlık harikasıdır. 1228 yılında yapımına başlanan bu külliye, cami, darüşşifa (şifahane) ve türbeden oluşmaktadır. Ahmet Şah tarafından inşa ettirilen cami ve eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılan darüşşifa, Başmimar Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah’ın imzasını taşır.
Eşi Benzeri Olmayan Taş Motifler
Külliyenin en dikkat çeken yönü, taş ustalığının zirve noktalarından biri olan süslemeleridir. Ahlatlı ve Tiflisli ustaların ellerinden çıkan on binlerce taş motifin hiçbiri birbirini tekrar etmez. Her bir detay, kâinattaki farklılıkların uyumunu ve yaratılışın ihtişamını simgeler. Bu nedenledir ki sanat tarihçileri eseri “Divriği mucizesi” ve “Anadolu’nun Elhamrası” olarak anmaktadır.
Cami: Sadeliğin İçindeki İhtişam
Kuzey-güney doğrultusunda inşa edilen camide üç anıtsal kapı bulunur: Cennet Kapı, Tekstil (Batı) Kapı ve Şah Kapısı. İç mekân, sadelik ve huzur esas alınarak düzenlenmiştir. Sütunlar arasında yer alan 25 birim, kubbeler ve tonozlarla örtülüdür. Şah mahfili, bileşik tonozla dikkat çekerken, caminin kuzeybatı köşesindeki minaresi 1565 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde eklenmiştir.
Tekstil Kapı: Taşla Dokunmuş Bir Seccade
İnce taş işçiliğiyle adeta bir tekstil ürünü gibi işlenen Batı Kapı, “Tekstil Kapı” olarak anılır. Lale motifleri ve kilit taşı tekniğiyle bezenen kapının üzerindeki gölgeler, belirli zamanlarda Kur’an okuyan ve namaz kılan bir insan siluetine dönüşür. Bu gölge oyunlarının ardındaki sır, günümüzde bile tam olarak çözülebilmiş değildir.
Cennet Kapı: Taş Üzerinde Cennet Bahçesi
En ihtişamlı giriş olan Cennet Kapı, cenneti betimleyen motiflerle doludur. Ayetü’l-Kürsi ve adalet temalı yazıların işlendiği kapının üzerinde hayat ağacı, yıldızlar ve sonsuzluğu temsil eden rozetler yer alır. Gül ve bülbül motifleri ise eserin peygamber sevgisiyle yoğrulduğunu simgeler.
Şah Kapısı: Tevazu Kapısı
Doğu yönünde bulunan ve şahın giriş kapısı olan bu bölüm, boyu kısa tutulmuş kapısıyla tevazuyu ve kulluk bilincini sembolize eder. Üzerindeki “Mülk Allah’ındır” ayetiyle dünyaya dair mülk iddiasının boşluğuna dikkat çekilir.
Darüşşifa: Taş Duvarlar Arasında Şifa
1228 yılında Melike Turan Melek tarafından yaptırılan Darüşşifa, sadece bir hastane değil, aynı zamanda pozitif ve dini ilimlerin öğretildiği bir merkezdir. Kapalı avlu sistemiyle inşa edilen yapının yıldız tonozlu ana eyvanı, akustik özellikleriyle ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Su sesi, Kur’an tilaveti ve musikî ile şifa arayışı bu duvarlar arasında hayat bulmuştur.
Türbe: Kalplerin Tartıldığı Terazi
Büyük eyvanın solundaki türbede Ahmet Şah, Turan Melek ve aile fertleri yatmaktadır. Türbe kapısındaki motif, kefelerinde kalplerin tartıldığı bir terazi şeklindedir. Mesaj nettir: Ahirette tartılacak olan, kalplerin içindekilerdir.
Minber ve Mihrap: Ahşap ve Taşta Saklı Derinlikler
Abanoz ağacından kündekâri tekniğiyle yapılmış minber, hem sanatsal hem teknik yönüyle öne çıkar. 21 Arapça yazı ile bezeli bu minber, hâlâ orijinalliğini korur. Taş mihrap ise boş ve dolu kalplerle Allah’a yakınlığı simgeler; üzerindeki motifler, kul ile Allah arasındaki bağı sembolize eder.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, sadece bir yapı değil; taşıyla, ışığıyla, sesleriyle ve mesajlarıyla bir medeniyetin ruhunu yansıtan sessiz bir öğretmendir. Her detayı ayrı bir hikâye olan bu eser, hâlâ çözülememiş sırlarıyla ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor.





