13 Mart 1992 depreminin 22. Yıldönümündeyiz.
         Erzincanımız 22 yıl önce bugün, 13 Mart Cuma gününün akşamı, saat 19:20’de meydana gelen 6,8 şiddetindeki depremle sarsıldı. Ve güzelim Erzincan şehri birkaç saniye içinde, adeta harabeye döndü.
         Oysa Erzincan; 1939 yılında geçirdiği büyük deprem felaketinden sonra, yeniden kurulmuştu. Modern bir şehir olma yolundaydı. Alt yapı ve üst yapılanmada önemli mesafe almıştı. Denilebilirki, Erzincan 50 yıllık bir çalışma ile, şehir plancılarının örnek gösterdiği modern bir yapılanmaya kavuşmuştu. Ekonomik, sosyal, kültürel alanda hızlı bir gelişme içindeydi.
         Erzincan’ın yeniden yapılanmasında, devletin sağladığı imkanların yanında, Erzincan insanının yatırımı, gayreti, özverisi vardı. 1939 depreminde canını, malını, mülkünü kaybeden, moral çöküntüsüne düşen Erzincan insanı, buna rağmen Erzincan’ın yeniden kurulmasına azami ölçüde katkıda bulunmuştu. Şehrimize güzellik veren modern binalara para harcamaktan çekinmemişti.
         Fakat bu gelişme sürecinde, devlet olarak, mahalli idareler olarak bir yanlışımız vardı. Erzincan insanı olarak bizlerde aynı yanlışı yapıyorduk. O yanlış; deprem riskini unutmuş olmamızdı. Depreme dayanıklı yapılanmaya gereken önemi vermemiştik. Devletin yaptığı “Kurma evler” dışında vatandaşların yaptığı çok katlı binaları yaparken, depreme dayanıklılığa yeterince önem vermemiştik.
         Işte o yüzdendirki; 1939 depreminde tamamen yıkılan ve bir başka arazi üzerinde yeniden kurulan Erzincan şehri, 13 Mart 1992 depreminde 50 yıl sonra yeniden ağır hasarla karşılaştı. Can ve mal kaybına uğradı. İhmalin bedelini ağır şekilde ödedi. Canından, evinden, barkından olan Erzincan insanı acı ve ızdırap dolu zor günler yaşadı. Başka bir deyişle, depremden ders almamış olmanın mukadder akibeti ile karşılaştı.
BİNA HASARLARI
         Hatırlanacağı gibi; 13 Mart 1992 depreminde genelde çok katlı binalar ve sonradan kat ilavesi yapılan binalar yıkıldı. Erzincan şehir merkezi ile Üzümlü, Kemah ve Çayırlı’da toplam 37 mahalle, 195 köyde hasar meydana geldi.
         Yapılan tesbitlere göre; depremde yıkılan yada ağır hasar gören bina sayısı 4421’dir. İşyeri sayısı ise 872 olarak belirlenmiştir. Ayrıca adı geçen yörelerde 6027 konut, 453 işyeri orta hasar, 9924 bina ise az hasar görmüştür.
CAN KAYIPLARI
         13 Mart depremindeki ölü sayısı merkezde 419’dur. Köyler ve öteki yörelerdeki kayıplarla beraber can kaybı 653 olarak saptanmıştır. Yaralı sayısı 3850’dir.
         Erzincan’da en fazla can kaybı, depremde yıkılan Çerkez Bilardo Salonunda olmuş, burada 81 hemşehrimiz can vermiştir. SSK Hastanesinde 47, Set Kahvede 40, Şehir Kulübünde 35, Sağlık Kolejinde 23, Selimoğlu ve Vakıflar İşhanında 43, Roma ve Urartı Otelinde ise 20 kişi hayatını kaybetmiştir. Depremdeki can kayıplarında, mühendis, doktor, avukat, öğretmen, hemşire gibi meslek sahiplerinin çokluğu dikkati çeken bir durum olmuştu.
         13 Mart depremindeki ağır hasara ragmen, can kaybının az olmasında, depremin Ramazan’da ve Teravih namazı sırasında meydana gelmesinin payı büyüktür. Zira o saatte binlerce vatandaşımız evinde yada kahvede, kulüpte, işyerinde deyildi. Camide bulunuyordu. Allah’tan camiler yıkılmadı. Şuda biliniyorki, depremin mesai saati içinde meydana gelmesi halinde, binlerce can kaybının olması işten değildi. Allah’a bin şükürki öyle olmadı.
CAN KAYIPLARININ ACISI YÜREĞİMİZDE
         Depremde kaybettiğimiz insanlarımızın acıları hala yüreğimizde. Dostlarımızın, arkadaşlarımızın yokluğunu her vesileyle hissetmekteyiz. Ne depremdeki can kayıplarını ve nede sağ kalanların çektiği sıkıntıları unutamayız. Deprem günlerinin karışık ortamı gözlerimizin önünde. Neydi bu feryatlar?. Göz yaşlarının karıştığı facia sahneleri. Kurtarma çalışmaları. Belki kurtulur, belki toprak altından canlı çıkar umuduyla çırpınan analar, babalar, evlatlar. Ve acı acı çalan ambulansların siren sesleri. Komşu illere sevk edilen yaralılar.
Depremdeki can kayıpları 653’dür. Ama yetişmiş insan gücü kaybı çok büyük olmuştur. O kadarki yetişmiş insan gücü kaybı Erzincan’ın geleceğini olumsuz etkilemiştir. Zira bu yetişmiş insan gücünün bir kısmı depremde hayatını kaybederken diğer bir kısımda Erzincan’dan göç etmiştir.
Yarabbi; Erzincan kaçıncı kez böylesine acı felaketlerle karşılaşıyordu. Kaçıncı kez yıkılıyor, yeniden yapılıyordu. Ve Erzincan insanı kaçıncı kez, felaketlerin en dayanılmazı ile karşılaşıyordu.
KURTARMA ÇALIŞMALARI
         Depremden söz ederken, deprem sonrasındaki kurtarma çalışmaları ve kargaşadan söz etmemek olmaz.
         Önceden hazırlanan kurtarma hazırlıklarının, planların, programların kağıt üzerinde kaldığını gördük. Kurtarma ekiplerinin bu konuda yeterince eğitilmemiş olduğunu, gerekli araç ve gerece sahip bulunmadığı anlaşılıyordu. Evi yıkılan açıkta kalan insanların bir çadıra sahip olabilmek için verdiği mücadele geliyor gözlerimizin önüne.
         Kurtarma olayında, en kısa zamanda müdahale yine askeri birliklerden gelmiştir. Buna civar illerden gelen ekipler ve araçlar takip etmiştir. Zira mahalli kurtarma ekiplerinin, kendileri felaketzede durumuna düştüğü için görevine gidemediği görülmüştür.
DEPREME DAYANIKLI ŞEHİRLEŞME
         Erzincanımız günümüzde depreme dayanıklı en dayanıklı şehirlerden biri olarak gösteriliyor. Özellikle 1992 depreminden sonra kurulan resmi ve özel binalarda depreme dayanıklı projeler uygulandı. Umarız bundan böyle devam edecek yapılanmada, bu konuya gerekli hassasiyet gösterilir. Yinede Erzincan şehrinde mevcut binalara kat ilaveleri yapılmasının örnekleri var. Buna kesinlikle müsaede edilmemesi gerekmektedir. Biliyoruzki, 13 Mart depreminde yıkılan binaların çoğu, sonradan kat ilave edilen binalar olmuştur. Bu konuda belediyenin, hiç taviz vermemesi gerektiği tecrübe ile sabit olmuştur.
         Allah Erzincan’a yeni deprem felaketleri göstermesin. Depremde hayatını kaybedenlere Cenabı Hak rahmet etsin.