//Bir boşlukta yol alıyoruz… Çığlık çığlığayız… Yusuf’un kuyusu kadar sessiz, Yakub’un hasreti kadar da kuytu bir boşlukta yol alıyoruz.//

*Mevsimlerin birbirine girdiği, insan ikliminin yer değiştirdiği, hüsranların sevinç; sevinçlerin hüsran olduğu bir çağa direnmenin boşluğunu yaşıyoruz…

*Yıpranmış sayfalarda, buruşmuş kâğıt parçalarında mevzu edinen teselli nağmeleri yok artık, yok artık kimsenin gönlüne yol olan ya da gönlüne yol bulan kimse yok artık…

*Beklenen teslimiyetler durağında imtihanların en ağırına bineceğimiz zaman, öfke doluyoruz, nefret kokuyoruz ve insan olmanın bir şeref olduğunu unutuyoruz parça parça...,

*Zira işimiz daha da zor çünkü maskeleri binbir çeşit olan mahlûkların bulunduğu garip bir mevsimde yaşamaktayız. Kelimelerin muhtevasını yitirdiği, yüreklerin aynı hisle atmadığı, paylaşmanın bir zenginlik olmadığı, kazılan kuyuların sayıldığı bir çağa ayak basmışız.

*İşimiz zor çünkü gözlerin aynı ışığı saçmadığı, ellerin aynı hedefe uzanmadığı, ayakların aynı menzile koşmadığı insan topluluğunun içinde yaşıyoruz. Hâlbuki aynı dairenin içerisinde aynı hedefin yolcusu ve aynı ölümün komşusu olduğumuzu hatırlarsak işimiz daha da kolay olacaktır.

*Bir boşlukta yaşıyoruz… Umudunu kaybetmiş, ışığını yitirmiş, varlığının gayesini dünya terazisi ile ölçmeye yeltenmiş, yarınını çok çabuk unutan fakat geleceğini en güzel şekilde inşa etmeyi hedef sayan bir mahlûkat topluluğu içinde olduğumuz için boşlukta yol alıyoruz.

*Karanlıkların en yoğun olduğu an da sabahın aydınlığı yaklaşmıştır, diyordu bir Bilge Adam. Şahsım nazarında da ben bu vecizeyi, umudun bir adı olarak kabul ediyorum ve güzel günlerin birbirini kovalayacağı hudutsuz bir anlaşmanın, kaynaşmanın geleceğine yoruyorum. İnsan olmanın en ağır koşulu da hoş görmektir deniyor oysa hoş görmektir tüm kapalı kapıları ardına kadar açan ve ardında nice türkülere söz, nice şiirlere ilham olan.

* Hoşgörü açmasaydı tüm kapıları, affeder miydi Sözü Cevher olan(sav) Vahşi’yi eşiğine geldiğinde? Affeder miydi onun can evinden vurmuş olmasına rağmen?

*Biz aslında çağların basamağını yanlış tırmanıyoruz. Aşağıdan yukarı tırmanalım derken, yukarıdan aşağıya kayıp gidiyoruz farkında olmadan. Hoşgörüsüz, sevgisiz, afsız, merhametsiz bir çağın basamaklarından boşluğa düşüyoruz.