Duyarsız, sabırsız, saygısız, sevgisiz, hoşgörüsüz, bencil bir toplum olduk.
 
Belediye Vali Recep Yazıcıoğlu Caddesinde yeni düzenleme yaptı. Düzenlemenin amacına ulaştığını henüz söyleyemiyoruz. Çünkü caddede çalışmalar devam ediyor.
 
Genişletilen yaya kaldırımları ile birlikte araçların tek yönlü olarak kullanılacağı yolun daralması şeklindeki düzenleme, buradaki trafiğin akışını sorunsuz olarak sağlamış değil…
 
Genişletilen yaya kaldırımlarının park yeri olarak kullanılması, trafik polisi ve zabıtanın tüm gayretine rağmen engellenemeyince, araçların kaldırıma çıkmasını önlemek için babalar konuluyor.
 
Cadde, ancak tek sıra vasıtanın geçişine izin verecek şekilde düzenlenirken, araçların kısa süreli park edebilmesini sağlayacak cepler yapıldı. Ancak, gördüğümüz ve izlediğimiz kadarı ile bu cepler de amacına uygun kullanılmıyor. Cepte kendisine yer bulan araçlar, gün boyu orada kalıyor. Oysa, o cepler cadde üzerindeki esnaftan alışveriş yapacak insanların araçlarını kısa süre park etmeleri için düzenlenmişti. Ama olmuyor, olmayınca da esnaf yakınıyor…
 
Ben hemen her gün Vali Recep Yazıcıoğlu Caddesinden en az on defa geçiyorum. Gördüğüm diğer bir olumsuzluk ise, tek yönlü ve ancak tek sıra halinde trafik akışı olabilen caddede bazen araçlar bir iş için kısa süre duruyor. Hemen arkasındaki araçlar ya sürekli korna çalarak uyarıda bulunuyor, ya da aracın camını açıp yüksek sesle protesto ediyor.
 
-       Hadi ne duruyorsun, diyor. Yolun trafik akışını engelleyen vatandaş durur mu? O da söyleniyor :
 
-       Ne var, ne olmuş biraz durduksa geberdin mi? İşte gidiyoruz…
 
Hemen her gün benzer durumlara şahit oluyorum. Bazen ağız dalaşının kavgaya dönüştüğü de oluyor...
 
Acaba biz niye böyleyiz ?...
 
Duyarsız, sabırsız, saygısız, sevgisiz, hoşgörüsüz, sorumluluk duygusundan uzak bir toplum mu olduk?...
 
Kurallara, amacı belli olan düzenlemelere neden uymuyoruz ?... Ya da biri uymadı, yanlış yaptı diye, niye hemen yakışıksız şekilde tepki gösteriyoruz ?...
 
Kaldı ki; Bir yanlışa bu denli sert tepki gösteren kişinin kendisi de aynı yanlışı yapıyor olsa gerektir… Buna rağmen, bu tahammülsüzlük niyedir ?...
 
Sanırız her birimiz “İyi İnsan, İyi Vatandaş” olmayı öğrendiğimiz ve tam olarak uyguladığımızda daha duyarlı, stressiz, huzurlu insanlar olacağız…
 
Ünlü filozof F.W. Foerster, iyi insan, iyi vatandaşı şöyle tarif ediyor :
 
“İyi insan yalnız kendisini düşünerek hareket etmez, kendi istek ve menfaatlerini ön plana almaz, aksine bu dünyada yalnız olmadığını düşünür, bunu bir an unutmaz, unutkanlığını telafi etmeye bütün kalbi ile hazırdır. Hayatını, güvenini, çalışma saadetini, uzak yakın binlerce insanın fedakarlığına, sadakatine, vatanseverliğine borçlu olduğunu bilir. Öteki insanlarla kendi arasındaki sıkı bağı koparmamak için her şeyi yapmak zorunda olduğunu sözleriyle, hareketleriyle, düşünceleriyle, duygularıyla, velhasıl bütün varlığıyla hisseder. Biz bu içten hissedişe “Sorumluluk Şuuru” diyoruz. Bu sorumluluk şuuru bizi yalnız söz ve yazıyla üzerimize aldığımız vazifeleri harfi harfine yerine getirmemiz için zorlamaz, aynı zamanda sözümüzün, hareketimizin tesirleri üzerinde düşünmemizi de sağlar. Tutamayacağımız yahut tutmak istemediğimiz sözler vermemizi, ödeyeceğimize emin olmadığımız borçlara girmemizi de önler. Başkalarını tehlikeye düşüren, denemelerden geçiren unutkanlıklarımızın pişmanlığını duyurur.”