Bir başlangıcın en güzel ve en cesur kahramanları annelerdir. 9 ay boyunca içlerindeki mucize büyürken hep annelerini düşlerler. Hayata düştükleri günü düşününce annelerinin heyecanını yaşamak isterler. Aslında canından bir parçayı kucaklamak kocaman bir hayatı kucaklamaktır. O can, yıllarda emeklerken  düşmesin diye kendi hayatını siper etmektir.Bir anne ilk görüşte aşkı bulur.Cennet kokulu o aşkın en güzel nidası dünyaya gelişin ilk çığlıdır.Bir bebeğin gözünü kamaştıran ilk ışık, annesinin gülen gözlerinden yayılır ve o can,annesinin tenini kokladıkça huzuru bulur.Yaşamak,büyümek trenine binerken istasyonlarda hep annelerin yüreği vardır.Trenin kalkış düdüğü çaldıkça, yürek, “yavrum” diye  atar.Tren yılların  içinden geçer de, bir annenin gözünde yavrusu her daim küçük bir çocuktur.
İşte ben de küçük bir çocuktum. Zemheride doğanların elleri çok üşür. Annemin avuçlarında büyüdü üşüyen ellerim. Ve ısınan ellerimde anladım annemin bir parçası olduğumu.Bir annenin parçası olmak büyüdükçe ona benzemektir.Eleştirilen bir çok şeyi fark etmeden hayatına serpiştirmektir.Bakışın benzer,gülüşün benzer,yemeğinin tadı benzer; içinde söylenmemiş sözler gizlenir.Gizlenir büyümek sevdaları da,bir sevdayı bulmak  önce bir anneyi bilmektir.Bezenmiş çocukluğun içinde hayat kokulu masallar dinlemektir.Bir annenin dizinde yatmak, hayallere dalmanın en mavi halidir.Ve o mavi, bulutların üzerine çıkarırken,gökkuşağının üstünden uçarak geçmektir.Gökkuşağı gibidir bir anne.Hangi evlat o gökkuşağıyla  ip atlarsa ve ipin hangi rengi o evlada dokunursa o evlat o renkte gülümser hayata.Gülümsemek bir tılsım gibi yayılırken hiçbir rengin sebepsiz dokunuşu yoktur.Değişir dünya.Bir  annenin parmaklarından damlar her şeye rağmen sevgi ve o sevgiyi  avuçlamak değişimin ta kendisidir.
Ben de değiştim kendim gibi olmaya çalışırken. Kendi rengimi  bulduğumu sandığım  zamanlarda en çok annemin rengini seçtiğimi fark ettim.Bir  farkım olmalıydı.Ben annemin kızıydım.Bahçeli bir evin sarı zambaklı gölgesiydi çocukluk ve o çocukluğun içinde annesini özleyen bir anne vardı.Annesini çok özleyen bir annenin kızı olmak,en çok sarıyı sevmekti.Zambaksız bir rengin içinde puro sabunuyla yıkanmış bir teni beyaza rakip saymaktı ve o beyaz sonsuzluğa gittiğinden beri annenin rengine beyazı da eklemekti.
Ben de yılları ekledim fütursuzca. Annem kokardı mevsimler. Onu, hangi mevsime saklasam diye düşünürken, her mevsimin içinde biraz ondan olduğunu hissederdim. Çünkü bir anne her mevsim esen ılık bir rüzgardır.Güneş dokunuşlu,yağmur sonrası toprak kokuludur.Kışın kardelen getirir rüzgar,yazın binbir renkli çiçeklere dönüşür.Baharı bahar yapan ne ilk ne de son oluşudur.Baharı bahar yapan, bir annenin her mevsime dokunuşudur.
Bir kuşun sesine dokundum.Ötüşü bana dokundu.Dokudum söylediklerini yüreğime, dilim dile geldi,
 
“Anne her göze güzel
Güzeli sevmek yüreğinden geçer
Canından can çoğaldıkça
Gerekirse kendi canından vazgeçer
 
 
 
Anne her yaşa güzel
Her başa her yaşta özel
Kimin canı sızlasa
Ahı anne diye öter”
 
Sustum. Ne söylense tarifi azdı.Azalsa başka sevgiler, anne sevgisi baki kalırdı.İşte onun için bir annenin düşleri sonsuzdur.Çünkü canının canından öteye uzanır duanın kolları.Yavrusu her daim mutlu bir hayatın kahramanı olsun diye kök salsın ister dua.Bir fidan  gibi zamanın içinde yeşerirken hayatlar,kah gözyaşıyla sular  umutları,kah uykusuz gecelere hapseder endişelerini.
Ben de endişelendim. Zaman beni büyük bir kız çocuğu yaptığından beri annemin uykusuz gecelerine karıştı gecelerim. Bir anne olmak, yavrusunun sonsuz telaşı olmaktır. Olan birçok şeyin arasından sevdiği şeyleri ayıklamaktır. Hep hayatında olması için dua etmektir. Duanın kapı komşusu huzur duysun diye, her gün duanın demine varmaktır.
            Yüreği delik olur yavrusuna hasret olanın.Özlem çekmek o sızıya kabuk bağlatmaz.Sızar hayat mayası çocukluğa da,büyümek zamanesinde telaşlar çoğalır.Yaşlar değişir,mekanlar değişir;değişmeyen tek şey özlemdir.Özlem çeken bir annenin tebessümü pusludur.Herşeye rağmen hayatta var olan yavrusunun  sağlığına şükretmektir tesellisi.
            Ben de bir teselliyim. Teslimiyet sözlerinde isyankar olur çocukluk.Teselli olduğunu bilmek için olgunluk denizinde boğulmak gerekir.Gerekir ki,bunu anlayabilmek için anne olmak şarttır.İşte anne olmak,yaratandan  bir kadına verilmiş en güzel armağandır.Kucağında bebeğini uyutan bir kız çocuğu da anne sayar kendini.Çünkü her kadın anne doğar aslında.Ve her kadın doğuştan sahip olduğu bu armağanla hayattan geçerken cennetin mükafatına koşar.
Koşmak, ilk çığlıkla son nefes arasındadır. Hayata dair her şey,  huzurlu  bir  yaşam içindir. Ve bir anneyi sevmek, hayatın yorgunluğunu alır.İşte bunun için bütün anneler huzur kokar ve huzur kokan bir annenin koynunda uyumak her yaşta çocuk olmaktır.
            Huzur kokulu annelerimize saygılarımla….