ERZİNCAN’IN KALKINMASINDA ALTERNATİFLER
 
         ÖZEL MÜTEŞEBBİS VE HİBE PROJELERİ
 
         İlimiz ekonomisine katkı sağlayan bir sürü fon ve hibe veren kuruluşlar var.
         IPARD, KUDAKA, KOSGEB, SODES, BTC, TÜBİTAK ve AVRUPA BİRLİĞİ projeleri …
         IPARD’ın iki yılda Erzincan’a kazandırdığı yaklaşık 30 trilyon.
         KUDAKA; 20 Trilyon.
         SODES; 200 projeye yaklaşık 16 Trilyon para aktarmış.
         Erzincan; kalkınmadaki gecikmişliğini bu proje ve fonları değerlendirerek aşabilir düşüncesindeyiz.
         Bu şehre şeker fabrikası, iplik fabrikası kuralım anlayışı artık tarih oldu.
         Böyle bir yatırım beklememeliyiz.
         Devletleştirmek yerine özelleştirmeden gelecek gelir ekonomiye, sanayi, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesine yönlendiriliyor artık.
         Özel teşebbüs kösteklenmiyor, destekleniyor…
         Yani serbest piyasa ekonomisi içerisinde samimi olarak iş yapmak isteyenlere sermaye bulacağı fırsatlar sunuluyor.        
         Yeter ki kent müteşebbisi bunları fırsata çevirebilsin.
 
         ÖRNEK; MACERİSTAN
 
         Yaklaşık 3 ay önce Avrupa Bakanlığı’nın yürüttüğü proje kapsamında dönemin valisi, Belediye Başkanı,  Meclis Başkanı, TSO Başkanı, KUDAKA Koordinatörü, Proje Koordinasyon Merkezi Koordinatörü’nden oluşan heyet Macaristan’a giderek incelemelerde bulunmuş, Erzincan’da Macaristan heyetini misafir etmişti.
         Macaristan’ın Szabolcs- Szatmar – Bereg Eyaleti’’ni temsilen gelen heyet; kalkınmışlıklarını Avrupa Fonlarına ve hibe projelerine borçlu olduklarını anlatmışlardı.
         Vali Sayın Abdurrahman Akdemir’de bu ziyaretlerde; Szabolcs- Szatmar Eyaleti’ni ekonomik gelişmişlik anlamında önemli uygulamalar içerisine girdiğini, Avrupa Birliği Fonları’nın özellikle köylerin ve beldelerin altyapısının iyileştirilmesi konusunda ve tarım ve hayvancılık başta olmak üzere önemli sektörlerde nasıl kullanıldığını, insanlara nasıl iş sahaları açıldığına şahit olduğunu ifade etmişti.
       İl Genel Meclis Başkanı Sayın Ünal Tuygun; AB Kriterleri’nin hem şehrimiz, hem de ülkemizde hayata geçirilmesinin bir kazanım olarak görülmesini, Avrupa ile temasın fikri zenginliğe, bakış açımızın çeşitlenmesine hem de kaynaklarımızı rasyonel kullanmada becerilerimizi geliştireceğini anlatmıştı.
       Proje koordinasyon Merkezi Koordinatörü M. Nesrin Altınsoy Ardıç ise; Bu tür çalışmaların en büyük katkısının bir projeyi hayata geçirirken farklı yolların ve metotların da olduğunu göstermesidir bize. Macaristan’ın AB ye üye olmadan önce mali kaynaklardan, üye olduktan sonrada Avrupa fonlarını kullanarak 10 yılda tüm alt yapı sorunlarını nasıl çözdüğünden bahsetmişti.
         Erzincan Valiliği Proje koordinasyon Merkezi Koordinatörlüğü’nce, fonlardan üst seviyede faydalanmak için proje detaylarıyla ilgili, Kamu Kurumları’na ve STK’lara Proje Döngüsü Yönetimi Eğitimi de verilmişti.
         ERZİNCAN RASYONEL DAVRANMALI
         KUDAKA koordinatörü Sayın Fatih Sert ise Macaristan ziyaretiyle ilgili şunları anlatmıştı;
         Bir Avrupa Kenti’yle ilişkileri sürdürmek Erzincan’a hem ekonomik dinamizm kazandıracak hem de teknik, ticaret ve bir iş disiplininin oluşmasını sağlayacaktır.
         Macaristan’da yapılan her yatırımın altında AB Fonları’nın imzası var.
         Bize düşen, ders çıkarmak, başkalarının tecrübelerinden istifade etmek...
         Gelişen ülkeler tekniğe, üretkenliğe ve ekonomik faktörlere önem veriyor.
         Erzincan’da, bahsettiğimiz fonlardan rasyonel ve üst seviyede faydalanmaya başladığında kent insanı daha mutlu olacaktır.
         Ekonomi ve üretim öncelikli düşünmek bu şehri daima bir adım ileriye taşıyacaktır.
 
         ERZİNCAN VE YABAN HAYATI
 
         Erzincan’da yoğun kar yağışıyla birlikte sokak ve yabanıl hayvanların ve kuşların açlık yaşamaması için doğaya yem bırakılıyor.
         Vali Sayın Süleyman Kahraman vatandaşları imkânları ölçüsünde duyarlılık göstermeye davet etti. 
         Vali Bey’in çağrısına uyulmazsa bu hayvanlar, köylere de inecek, şehre de.
         Maalesef yabanıl meyve ağaçlarına ve doğaya zarar vererek dengeyi bozduk.
         Ekolojik anlamda Dünkü Erzincan bugünden daha iyiydi.
         Ağaçlarımız çoğalmadı,
         Daha çok baraj yapıldı.
         Avlanma azalmadı, arttı.
         Balıkları üreyebileceklerinden daha hızlı avladık.
         Endemik bitki örtüsü nüfusu azaldı.
         Yani doğadan hep aldık, vermedik.
         Her şeye rağmen zararın neresinden dönersek coğrafyamız için kardır.
         Erzincan üniversitemizin 18 bin öğrencisi var.
         Üçüncü ordu ha keza...
         Herkes en az iki yıl bakıp büyütebileceği fidanı toprakla buluşturamaz mı?
         Akan sularımızı koruyamaz mıyız?
         Kaçak avlanmaların önüne geçemez miyiz?
         İsteyince olmayacak bir şey yok.
         Gürsel Arslan Ağabey doğayı korumak adına kendi imkânlarıyla Çayırlıya tam 4 bin fidan dikti.
         Bunu Erzincan geneline yaymak için insanları ikna etmeye çalışıyor.
         İşe Gürsel Bey’in ağaç kampanyasına destek vermekle başlayamaz mıyız?