Tıpkı Peygamber Efendimizle Hz. Ebubekir, Hz. Hamza ve diğer sahabeler gibi. Hak dostları vardır, onlar kimseyi görmezler, bazen kendilerini de göremezler unuturlar, tutuşurlar, yanarlar, kül olur savrulurlar. Çırpınışlarında aşk vardır, ihtilaç vardır, bir yakarış vardır, uzlet vardır. Kalplerinden yükselen Allah c.c. nidaları, feryatları yükselir. Yalnız kalmış dağlar, ağaçlar ve yalnız dolaşan hayvanlar hep onların yalnızlıklarını giderir teselli ederler. Başı açık yalın ayak dolaşırlar, mecnun olup mahzun dolaşırlar, kalplerinden bir feryat yükselir ama sen onları asla duyamazsın. Tıpkı Hz. Yahya a.s. Yakup a.s. Veysel Karani, Yunus Emre vs. gibi. Birde gönül dostları vardır, gönülden açılan kapıları, rabıtaları vardır. Sen onları asla duyamazsın. Âlemin dertleri, afetleri, üzüntüleri, haksızlıkları, acıları kendi acılarıdır. Dillerinden duayı eksik etmezler, gönülden gönüllere köprüler kurarlar. Önlerine bir tabak yemek koyduğunuzda bilemediği ulaşamadığı açları düşünür boğazına tıkanır. Açlar, çaresizler, zalimler varken gülemezler. Onlar ancak birinin elinden tutarken, fakire yemek yedirirken, yardım ederken sevindiğini görürsün. Tıpkı Hz. Yusuf a.s. sultan olmasına rağmen ülkemin ücra bir köşesindeki bir fakir aynı taamdan yiyemedikçe ben de yemem diyerek geri çevirdiği gibi, Hz. Ömer’in gizlice geceleri fakir kapılarına erzak dağıttığı gibi. Bu gün, eyvah diyeceğimiz cağımızın insanlarına, can yakanlara, yakıp yıkanlara. Can dostları, gönül dostları çoğaldı hem de ne dostlar. Yüzüne gülüp ağzından laf alanlar, kendilerini hoş gösterip hatalarına ortak edenler, faka bastırıp tuzağa düşürüp yok edenler. Sonrada nemi derler, ‘’Enayiyi kandırdık, avanak derler. ‘‘Ben sana güvenmiştin neden bunu bana yaptın’ diye tepki verdiğinizde ‘‘Hangi devirde yaşıyorsun, aklın yok mu senin’’ diye birde kaba kuvvete başvururlar. Öyle ki, baba oğla güvense yanlış yaptığını anlayacağı bir devir. Akıntıya kapılırsanız rezillerin vezirleri sizi de rezil ederler. Artık günümüzde gönül dostları da yok denecek kadar azaldı. Onların canları mallarıdır, sevinç kaynaklarıdır. Haris, merhametsiz, acımasız gurur ve doymak bilmeyen aç gözleridir. Onlar yemek davetleri, iftar ziyafetleri verdiklerini zannederler, ikramları sadece itibar ve menfaat sahiplerinedir. Onların yemekleri yenmeyip de kokuşan çöplere atılmayı bekleyen atıklar gibidirler, zira onlar sadece tokları toklaştırmışlar. Çağımızda insanlar genelde iki şeye tapıyorlar birincisi kadın ikincisi para ve mal hırsı, ikisi de huzur getirmiyor. Muhabbet yok, merhamet yok saygı yok, sevgi yok, gönül huzuru yok. Ne o iştiyak var, ne o haz var, ne o maneviyat var, nede o engin ve vakarlı insanlar var.