Yollar üzerine yapılmıştır, hanlar, saraylar, hamamlar. Yapılırken de en güzel mekanlar seçilmiştir. Emekle , sanatla inşa edilmişlerdir. Anısına yapılanı, yapıldığı asrı, yapan ustasını en iyi şekilde temsil ederler. Sanat, maharet, estetik, ustalık nakış olmuştur sütunlarına, duvarlarına, kubbelerine. Yolları vardır sarayların ama o yollardan herkes gidemez. Kapısı vardır ama o kapıdan rastgele girilmez. Saray sahibinin izni gerekir, saraya girmek, gezmek, misafir olmak için. Teşrifatçıya itaat gerekir. Gelişi güzel hareket edemez, rastgele mutfağına dalamaz, sarayda başı boş dolaşamazsınız. Adabına uymanız gerekir. Kıymetli eserlere iç geçirip, şu altın tası alayım, şu tabloya el uzatayım diyemezsiniz. Ya kapı dışarı edilir, ya da zindana atılırsınız.
Saraylara giriş- çıkış için, kontrol, izin gerekirde; Beden sarayına giren ve çıkan için: Kontrol, referans, adap, dikkat, kalite seçimi, meşruluğu  gerekmez mi? İnsan sarayına kulak giriş kapısından girenler, akla, dimağa yerleşip otururken, ağız kapısından girenler midede öğütülüp, süzüldükten sonra hücrelere taht kurarlar. Nimetlerin, rızıkların, kalite kontrolü yapılıp, helal ve ihtiyaç olmaları kesinleştikten sonra, içeri alınırlar, ev sahibinin yapı taşları olacak, enerji olup, yön verecek, ibadetinin, davranışının, tavırlarının rengi olacaktır. Sineden söz olup, ağızdan çıkmaya hazırlanan fikirler, manaya dönüşmeden, akıl ve vicdan mihengine vurulup, oralardan izin çıkınca, gırtlak boğumlarında düşünce süzgecinden geçirilip, aleme mana olarak sunulacak. Kapıcılar çok dikkat eder girişlere, çıkışlara eğer hakları teslim edilirse, hakkıyla kullanılırsa,  Eller nasırda tutsalar, nimetleri helal yoldan kazanırlar, alın teri   lezzet kadar. Vicdan meşruluğunu kontrol eder, Burun kimya mühendisidir kapıda, dişler parçalayıp dile sunar, dil sağa, sola çevirip tadına bakar son olarak. Bu kadar kapıcıyı aldatıp geçen olursa mide son tokadı vurur, dışarı atar,  senin burada işin ne bedeni ifşa edeceksin diye, yapıyı bozacaksın diye…..Beden sarayı böyle hayat bulur, helal-harama dikkat edilerek, nakışları helal olanla işlenir, hayırlı amellerde bulunup, yarınlara hazırlanır. Sarayda çürük tuğla, sakat yapı olmamalıdır. Ruhu muhafaza edecek, haramlara ve tehlikelere karşı ona kale olacak, sermayeye haram karıştırmayacaktır. Nerede kazandın, nerede harcadın diye sorulduğunda, alnı ak, suali kolay olacak, meşru olanla beslenip, hayırlarla süslenen ruhun iskan yurdu, kabir kapısından rahat geçerek, öteki alemlerdeki sorgulara hazır olacaktır………
Kapılar ve kapıcıların hakkı verilerek, gelen ve gidenlere çok dikkat edilmeli. Haramlarla mide ve beyin doldurulup,hayırlı sermayeyi ateşe dönüştürüp, kurtaracak ameli oluşturmaz ise, insan kabir kapısından geçip, namzet olabilir mi cennetlere......Beden sarayında büyük  nimettir kapılar ve kapıcılar, gelen ve gidenler için. Misafir olarak giren söz ve lokma, söz ve fikrin, projelerini oluştururken, Bedenin dik duruşunu yada yamukluğunu oluşturur meşru yada  gayrimeşru  gelenler…..Onun için helal yemeli, helal içmeli, helal işitmeli, helal düşünüp, helal söylemeli. Yoksa sarayımız çöplük olur, kokuşur. Cennet bahçelerinde bir nakış yerine , cehennemlerde ebedi ateş olur, kor olur. Allah korusun…………….