Evet, Hatay’da her şeye rağmen hayat devam ediyor, ticaret yürüyor, faaliyetler sürüyor.

Biz de Hatay Müftülüğünün daveti üzerine bölgeye gittik, bir dizi temaslarda bulunduk.

Bazı konteynerlere ziyaretler gerçekleştirdik, depremzede kardeşlerimizle dertleştik, hasbihal ettik.

Yaralar henüz çok taze, bir dokunduğunuzda ağlamaklı gözlerle bin ah işitiyorsunuz.

Öyle dramatik sahneler anlatılıyor ki insanın duygulanmaması mümkün değil; kendinizi tutamıyor siz de ağlamaklı oluyorsunuz.

Çocukları yanımıza çağırıyor, onlarla sohbet edip oyuncaklar hediye ediyoruz.

Şükür ki hepsi de okuyorlar, eğitim-öğretim faaliyetleri devam ediyor.

Çocuklara büyüyünce ne olacaklarını soruyoruz, ilginç cevaplar alıyoruz:

“Pilot olacağım, insanları taşıyacağım”, “Doktor olacağım, yaralıları iyileştireceğim”

Hele biri var ki çok ilginç; sen ne olacaksın dediğimizde;

“Kepçe operatörü olacağım, enkazları kaldırıp yerine yepyeni sağlam evler yapacağım” diyor umutlu gözlerle.

Başka bir çocuğun, “Ben bir kamyon alıp ona elbise dolduracağım ve ihtiyaçlı olanlara dağıtacağım” demesi hepimizi duygulandırıyordu.

Deprem acılarıyla beraber ibret ve derslerini de geride bırakmış.

Tarım için elverişli olan düz ovada kurulan yerleşim yerleri yerle yeksan olurken kayalık yüksek kesimlerde sıkıntı yok gibi neredeyse.

Yine başta TOKİ konutları olmak üzere mühendisliği ve işçiliği sağlam olan binalar dimdik ayakta.

Hele bir de mühendisliği zayıf olan, malzeme ve işçilik sıkıntısı olan binalar (bunların içinde kamu binaları da var maalesef) ise çökmüş durumda.

Daha önce birbirini tanımayan aynı mahallenin insanları depremde birbirinin derdine derman olmak için seferber olmuşlar.

İnsanların “imdat” çığlıkları ile feryat ettikleri o ilk saatlerde depremden sağ çıkan nice kahramanlar sahneye çıkmış, enkaz altındaki kardeşlerine ulaşmaya çalışmışlar.

Henüz kendi yakınlarının taziyesini yapamadan diğer insanların imdadına yetişmeye çalışan nice isimsiz kahramanlar var burada.

Tek tesellileri yitiklerinin şehit hükmünde sayılarak şefaatlerine nail olma ve cennette komşu olabilme inanç ve temennileri.

Acılar paylaşıldıkça azalıyor burada. Şehirde yardımlaşma ve dayanışma hat safhada.

Hele ki bu günlerde Filistin halkı için yapılan kermes faaliyetleri çok anlamlı.

Hatay Müftülüğü marifetiyle kendi dertlerini unutup Gazze’li kardeşleri için yardım seferberliği başlatmaları ve rekor düzeyde nakit toplamaları her türlü takdire şayan bir davranış.

Kermes için fedakâr insanlar neyi varsa esirgememiş.

Bunlardan biri var ki kendisi ihtiyaçlı iken maişeti için ayırdığı zeytinyağını çıkarıp vermiş.

Senin de ihtiyacın var diyenlere: “Şimdi ihtiyaç aranmaz, o kardeşlerimizin daha çok ihtiyacı var” deyivermiş.

Evet tam bir “isar” örneği; “…Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları (kardeşlerini) kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Haşr-9)

Allah yar ve yardımcıları olsun.