İLAHİ AŞK
Herşeyin bir başı ve devamı vardır… Eşya gibi insan gibi… Olay ve olgular gibi…Amatörce yazdığım yazıların devamını getirme fırsatı verdi Rabbim Biiznillah.. 
Bu günden sonra haftada bir kere olmak şartıyla inşa allah sizlerle bu değerli gazetede buluşacağım. Evet buluşmak kelimelerin cümlelerin duyguların bazen soru işaretlerinin buluşmasını yaşayacağız.. Bana sunulan bu fırsatta zaman zaman sizlere naçizane almış olduğum eğitim ve bilgilerim doğrultusunda her hafta bir konu yazacağım. Sizlerin de soruları olursa gerek gazetemizden gerek belirtmiş olduğum gmail adresinden ulaşırsanız ilmimiz elverdiği kadar bildiklerimizi paylaşmak istiyorum. Yanlış anlaşılmasın lütfen amacım didaktik bir yazı yazmak değil.. Yazılarımı bir kalıba sığdırmıyacağım keza duyguların yüreğin dilinin kalıbı olmaz. Sadece duygularımı sizinle paylaşacağım ve yüreğimden geçenleri elinizdeki bu gazete aracılığıyla sizlere ulaştıracağım. Yazı yazmak birde konu dini konular olunca ilgi sevgim karışı veriyor birden cümlelerime… Bazen saygım inançlarıma dinime olan saygım ve sevgim.. Kişi hep sevdiklerinden bahsetmek ister ya veya hep sevdiğini konuşmak ister ya bu yüzden sizlerle paylaşmak istediğim ilk konum biiznillah ilahi aşk olacak..
Evet aşk.. Yukarıda da belirttiğim gibi sevgim değerlerim başka..Aşk bambaşkamdır.. Aşk nedir sorusuna verilecek bir çok cevap varken. Sonsuz sınırsız karşılıksız sevgi ne olursa olsun sevmek en doğuktaki sevgi der ve susarım her zaman…
Belirtmiş olduğum aşk beşeri aşkınız somut duygularınız bir objeye belki kişiye belki benim gibi yazma arzusuna olan aşkınız değil.. Bunlar saygı sevgi tutku arayıştır ilahi aşktan bahsediyorum…
Allah ile kurulan irtibatın yolculuğu aracısı… Hadisi şeriftede belirtildiği gibi “Ben gizli bir hazineyim istedim ki , bilineyim..” 
Allah şah damarımızdan daha yakın bizlere. Sizi gören bilen her yaptığınızı hatta her düşünüp hissettiğiniz şeyleri dahi daha öncesinden gayp dan bilen bir yaratıcıya nasıl yakın olunur. Şah damarındaki yakınlık nasıl hissedilir? Nasıl o yakınlığa cevap verilir tek cevap Aşk ile..
Aşk ile ancak allah a ulaşabilir görebilir hissedebilirsiniz. Görmekten kastım duyu organlarınızla görmekten bahsetmiyorum. Bunu mümkün olmadığını biliyorsunuz. Kalp gözüyle görmekten gem vurulmuş yüreklerin gözünden bahsediyorum.. Belki müebbet sukütünü yemiş yüreklerin gözü.. 
Ahmet Gazali hz aşkı şöyle tarif ediyor.. 
Aşk üç harf…Ayın , Şin ve Kaf…
Ayın ; görmek demektir. Ayın olmak ayletmek ten gelir. Görmek belirtmiş olduğum gibi gözünümüzle değil her şeyde Allah ı görmek.. Herşey görmekle başlar. Allah a ulaşmak ve onu hissetmek isteyen herkes önce baktığı herşey de o nun sonsuzluğunu görmeli kudretini azametini yüceliğin görmeli… Hissediyorum ya allah gönül gözümle seni görüyorum idrak edip amel ediyorum ve buna inanıyorum demeli..
Musa (as) birgün ya Rabbim  seni görmek istiyorum dedi.allah u azim i şam beni bu gözlerler göremezsin ya musa dedi. Musa (as) ne yapmalıyım diyince. Önce ayakkabılarını çıkarmalısın öyle gel dedi alemlerin rabbi. Musa as ayakkabı neden? Sembolmüdür. İki ayağın sağ ayakkabı dünya sevgisi sol ayakkkabın cennet arzusu bana bunları bırakarak gelmelisin.. Peki ey Rabbim dedi.. Sonra yaratan elindeki nedir ya Musa dediğinde . Musa (as) asam. Dayanağım nefsim varlğım varlığımla kurdetimle  sana geleceğim dediğinde Allahu Teala at asanı Musa dedi. Musa (as) attı asasını benliğin yılan oldu asa.
İşte Allah a ulaşmak ve onu görmek herşeyi yok etmek terki terk noktasına gelebilmekte gizli.
Sonra Şin; şin sorhoşluktur. Sarhoşluğu kendinden geçmişliği ifade eder. Yok olmanın Allah ı görmüş hissetmiş olmanın sarhoşluğu. Seni gördüm ya Rabbim  mest oldum yarattığın her şeyde sen varsın ve ben seni seyrederek mest oluyorum diyebilmektir. Kendinden geçiştir şin. İşte marifet şin olabilmektedir… O nu heryerde idrak edip onun yarattıklarına cemal ve celal sıfatları ile bakıp mest olabilmekte...kaybolmakta yarattığı beninde bile kaybolmak… 
O kadar görmüş hissetmişsin dirki Allah ı o kadar mest olmuşsundur ki sevgisinden hasretinden yaşadığın herşeye tebessüm edersin.. O ndan geldi diye.. Herşeyde o varsa gelen herşey sendendir ya Allah başım üstüne diyebilmektir. Belaya nüsibete bile tebessüm edebilmektir şin…
Leyla ile mecnun gibi…Mecnun leyla ya aşıktır. Onu görmek ister ve leyla nın evlerinde işçi olarak çalışmaya başlar. Gaye sevgiliye bir nebze daha yaklaşmaktır. Leyla babası kızım çalışanlara öğlen yemeğini getir der. Leyla işçilere yemek servisine başlar. Herkesin kabına bir kepçe koyar. Sıra mecnuna geldiğinde tabağı eline alır ve kepçeyi söyle bir vurup geri çeker. Yemek koymaz tabağa. Mecnun güler. Mecnun mutludur. Bulutların üzerindedir. Herkes mecnuna nasıl mutlusun seni sevseydi tabağına yemek koyardı dediklerinde işte şarhoş hali mecnunun cevabı; “ banada sizin gibi mi davransaydı.”
Sonra Kef; kef nasıl saklarsa içinde parçasını… Onu kef yapanı nasıl koruyorsa tıpkı insanı kamil gibi saklarız sevdiğimizi. Sanki tekrar yürekler müebbet sukütüna bürür. Susma noktasıdır kef idrak noktası… Allah ı yarattığı herşey de gördüm. Kudretini gördüm seyrelledim ve sarhoş oldum. Mest oldum demektir. Kün demektir. Kün olmaktır. İnsanı kamil olmaktır. İnsan makamına yükselmektir. Dile gelmesede kim ne anlarsa anlasın insanlar ne derse desin leyla mecnun gibi deli dahi deseler susmaktır. Tebessüm etmektir. O insan makamına yücelmişliğin olgunluğudur. O makamda bile allah ı görmek tekrar ve tekrar aşk yaşamaktır. İşte gerçek aşk bu demektir. 
Gerçek aşkı anlayıp yaratılan her şeyde O nu görebilmek mest olabilmek ve idrak noktası olgunluk noktası kef e ulaşmak ümidiyle...