Ramazan İklimi
 
Kabulünün canlı şahitleri olduğumuz duâmızdır bizim Ramazan…
Peygamberimiz öğretmişti bize ve bizler de daha iki ay öncesinden başlayarak tekrar ettiğimiz duâlarımızda “Ya Rab! Recep ve Şaban’ı bizlere mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır!” diye tazarruda bulunmuştuk…
Ve işte geldi Ramazan. Safâ geldi, hoş geldi… Bunca isyanımıza, kusurlarımıza, haylazlıklarımıza, yanlışlarımıza, baş kaldırışlarımıza rağmen bir kez daha acıdı rahmeti gazabına galebe eden yüce Rabbimiz ve “günahlardan arınma” iklimi olan Ramazan ile buluşturdu bizleri.
Evet, “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim, Ramazan’da ümmetimin ayıdır!” diye haber verdiği ve "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." (Buhari, Savm) Müjdesinin mü’minlere bildirildiği bir mübarek mevsim…
"Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapı kapanır, kimse oradan giremez." (Buhari, Savm 4)
Bize göre uzun fakat zaman ve mekân kavramından münezzeh Rabbimiz nazarında belki bir ağacın altında gölgelenmek kadar kısa ama o kadar kıymetli ve kullarını cennetlere taşıyabilecek nitelikte ve nicelikte letâfetli… Nice güzellikler vardır, nice ler vardır henüz başlayan, nice lar vardır kâinat kadar azametli. Bizler anlamasak ta, gidişine sevinsek te, hepsi ama hepsi hakikatte bir kaşık hüzünle noktalanmaya mahkûmdur. Bu dünya; gurûbların yarıştığı bir dünya. Tulûların gurûblarla tamamlandığı bir dünya. Her doğuş batışı, her batış bir doğuşu barındırır koynunda.
Hayat, hisseden gönüllere bir seraptır. Acıların tortulaştığı ömür için, günler salise olur, mevsimler saniye, seneler dakika. Yaşanan her güzellik, başlayan her sevdâ, ışık hızıyla geçer ömrün kenarından. İnsana ca geçirdikleri arkasından buruk bakışlar kalır.
İnsanların iradelerini merhametle eğiten ve özgürleştiren, içerisinde Kur’an’ın indirilmeye başlandığı mübarek bir geceyi barındıran ve oruç ibadetinin yerine getirildiği devâsâ bir terbiye atmosferinin yaşandığı Ramazan’ın evrensel mesajını anlamak ve içselleştirmek üzere Kur`an-ı Kerim’in daha çok okunduğu, insani ve ahlaki erdemlerin daha güçlü bir şekilde hayata yansıdığı, sosyal yardımlaşmanın ve paylaşmanın arttığı, birlik ve beraberlik ruhunun canlandığı müstesna bir zaman dilimi olan ramazan ayına erişmenin hazzını yaşıyoruz. Hamdolsun!
Hadis âlimi Neseî' nin bir rivayetinde şöyle buyurulur: "Bir münâdi, her gece şöyle nidâ edip bağırır: "Ey hayır isteyen, gel! Ey şer isteyen kendini şerden uzak tut!" (Neseî, Savm 5) Tut ki gemlensin sonu gelmez arzuların. Tut ki bağlansın ayakları nefs ve şeytânın. Tut ki, imkân bulamasın zorba ve gâsıp her sahib-i tuğyân!
Bir anlık rüyâdır hayat. Bu rüyâda gurbet içinde gurbet yaşanır. İçimizde gurbet, dışımızda gurbet, ruhumuzda gurbet, bedenimizde gurbet... Âdem (as)’in ten dünyaya indirilmesiyle başlamıştır insanoğlunun gurbeti. Dünya gurbetlerin en büyüğüdür. İnsan dünyada ister geda olsun, ister hükümdâr yine de gariptir. Değil mi ölümlüdür, değil mi ruhu bedende taşımaktadır, gariptir. Bundan dolayı sonsuz bir hasret yaşanır te. Bu hasretin ne başı vardır ne de sonu. Bilenler bilir de bu hasretin özünü, bilmeyenler hırs ile oradan oraya koşturur dururlar.
Rabbimiz kullarına ilahi vahyinin düsturlarını hatırlatır, hatırlatır da akabinde; “İşte bunlar; tövbe edenler, ibâdet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” (Tevbe / 112) diye buyurur Resûlüne...
Tabut, hayattayken hazırladığımız amellerin çeyiz sandığıdır. Baş üstünde, omuzlarda taşınacağımız dünyaya ait son istirahat vasıtasıdır. Öbür âlemdeki mekânımız bu sandıkta gidenlerle döşenecektir. Temennimiz bütün insanların bir anlık rüyanın sonunda geride bıraktıklarına tebessüm etmeleridir. Oruç, nefsi terbiye de ve bu tebessümü hak etmede iyi bir vesile ve ibâdettir. İçinde riyânın barınmadığı belki de tek terbiye metodudur. Gemlemekte güçlük çektiğimiz azgın nefislerimizi sahih ve salih oruçlarımızla terbiye etmek için Ramazan fırsatını iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Rabbimiz bizleri buna muvaffak kılsın ve bizi bir an bile gaflette bırakmasın, yolundan, hidayet kaynağı Kur’an’dan ayırmasın.
Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennemden âzâd olunma iklimi olan Ramazan-ı Şerif’iniz mübarek olsun. Ömrümüz ramazan tadında, âhiretimiz bayram lezzetinde olsun. Zira hayatı ramazan olanın ahireti bayram olur. Allah bizleri buna muvaffak kılsın. (Âmin).
 
Şeref İŞLEYEN