UMMA Kİ ÜZÜLMEYESİN!...
Bir mektup insanların hayatlarına yön verir mi ? Bir mektupla hayatınızı değiştirdiğiniz olur mu ? Ya da beyaz kağıda yazılmış bir yazı gerçekten beyazlıklar içinde mi yazıldı. Biz miydik kaderi yaşayan yoksa kader mi bize göre yön bulan.. 
Yürek yangınlarınıza bir odun daha attığınız oldu mu ? Yüreğim yanıyor du kardeşlerimin katlediliğini bilmek canımı yakıyordu.. Dilim de sadece dua oluk oluk dua…
İşin iç yüzünü birde olanlardan dinlemek istedim. Arkadaşım özel bir haber kanalının muhabiri olarak geçici görev alarak filistin e gitmişti onu aramak istedim. Uzun bir telefon çalmasından sonra kısa kesik kesik patlamalarla ağıtlarla bağırtılarla bölünmüş bir konuşmaa… Kulağımdan gitmeyen sesler “iki gün sonra gelirsem “görüşürüz.. Bir “gelirsem” kelimesinin burukluğu ve orada ki Müslüman halkın feryatları gitmedi kulaklarımdan… 
İki günü zorla beklemiştim.. Gelir gelmez birkaç saat dinlenme ardından sabırsızlıkla görüşeceğimiz cafe ye doğru ilerledim.. İftar sonrası bir çay içelim dedik bilemedim yüreğimin susuzluğu müebbet yemiş gibi daha da susayacak…
Gittiğimde arkadaşım oturuyordu.. Selamlaştık anlatsana oraları durumlar nasıl dedim sustu başını eğdi tozlu bir çantanın içinden bir kağıt parçası çıkardı. Beyaz bir kağıt buruşmuş hafif kanlı ve toprağa süründüğü için kağıt tozlanmış garipçe baktım kağıda arkadaşım ben susayım sen oku dedi ve kalktı ağır adımlarla ilerledi… 
Çayını bile içmedi.. Hüzünle dem bulmuş iki bardak çay ve bir kağıt parçası ile başbaşa oturdum masaya.. Kalp atışlarım hızlı gözlerim meraklı bir o kadar hüzünlü.. Ellerim arasında ki kağıt parçasını açmak ister fakat ayın zamanda yüreğim geri adım attırır.. Garip duygular hani vazgeçmekle direnmek arasında kalıverirsiniz ya bazı şeylerde tıpkı öyle açmak ile açmamak…..
Karar verdim açmalıydım.. Bir mektup dedim ya buruşmuş kağıttan beyaz ama hiçte beyaz olgular olaylar yazılmadığı üzerindeki kan izinden belliydi… Okumaya başladım..
“17 yaşındayım adım Belis…. Filistin li bir ailenin en küçük kızıyım. Benden başka dört kardeşiz hayattakileri sayarsanız tek kaldım. Zalim İsrail lilerin kurşuna dizdikleri evimizden sadece ben ve annem sağ çıktık. Babam ve amcam yolda iftara gelirken İsrail askerleri tarafından esir alınmış ve işkence ile öldürülmüşler.. Annem ve ben sadece ikimiz. Koca bir kentte yalyın yapayanlız aslında dünya da yapayanlız kimseler dur demiyorsa kimselerin gücü somut olarak yetmiyorsa bir israile yalnızsınız demektir. Rabbim sen güç ver… Nasıl devam edecek bu hayat buralarda sokaklar kan revam içinde tanıdığım herkes ya vefat etmiş ya da İsrail zülmünden uzuvlarını kaybetmiş yakınını kaybetmeyen tek kimse yok nerdeyse.. Yürekler acı yürekler hüzünlü yürekler mahzun sadece dua bizimde elimzden gelen sadece dua. Bu mektubu yazıyorum sizlere kim nerde hangi gün hangi ülkede okunur bilmem belkide bir Rabia olur benim duygularımda… 
Dedim ya 17 yaşındayım hayatın baharında derler yaşıyamadığım baharım için bahar mevsimlerinden özür dilerim.. Hayallerimiz vardı bayrama dair babam ve kardeşlerimle temiz kıyafetler giyecektik bir bayram namazı sonrası ziyaret edecektir kabristanları bayramdan özür dilerim.. Kabristana giderken yanımda yürüyenleri hayal ettiklerimi orada ziyaret edeceğim belki ben orada ziyaret edilenlerden olacağım eyy toprak sana sormadan hayal kurduğum için özür dilerimm..
Hayallerim vardı gençliğe dair eğitime ilme dair… Bir ümmet devamlılığı getirecektim mutlu bir yuvam imam bir eş…. Hayal etmiştim.. Filistin küçüktür bilirsiniz gezecektim eşimle ve çocuklarım eşlik edecekti bizlere İsrail lere soramadan hayal kurdum hayellerimden özür dilerim..
Beyaz dı kıyafetlerim tıpkı şu an bu kağıt gibi ama size nasıl ulaştı bilmem kirli mi yoksa çünkü elbiselerimde kirli kaderime sormadan kıyafetlerimi beyaz seçmişim özür dilerim..
Ümre hayalim vardı 17 yaşında bir ümre ziyareti en sevgilinin yanında bir nefes temiz bir nefes almak istedim bir tövbe tüm günahlarıma sayısız tavaff din dil ırk ayrımı yapmayan en sevgilimin huzuruna çıkmak isterken şimdi filistinli olduğum için suçsuz yere bombalar altındayım nerede olursam olayım Müslümanım ama  ülkemi seçmediğim için özür dilerimm…
Temizdi ellerim günaha bürünmemeleri harama dokunmamaları için çok çaba sarf ettim ama İsrail adını yazmak bile bana haram geldi ellerimden özür dilerim..
Ve dilim yüreğimin acısına dayanamadı bir ahhh etti ve bir İsrail adı çıktı susamış dudaklarımdan dilim ve dudaklarımdan özür dilerim….
İsmim dedim ya belis; cennette akan 4. Irmak tı babam koymuştu adımı cennet suyu kadar temiz olsun hayatın ömrün o kadar güzel olsun ve ahiretliğin ismin olsun diye.. Babacığım ismimi bu dünya da yaşatamadım senden özür dilerim…
Tüm Müslümanlar oruç tutuyorlar sizden sadece isteğim dua etmeniz ve devlet büyüklerine ulaşamasada sesim yardım bekliyorum… Kendim için değil kaybedeceklerimi kaybettim zaten Müslümanlar için yardım bekliyorum su içtiğinizde yemek yediğinizde hatta yürüdüğünüzde bizleri unutmayın yollarımız kan revam içinde sizin diliniz oruçlu olduğu için yanıyor bizim yürek yangınlarımızdan susuzluğumuz aklımıza gelmiyor.. Siz oruçlu iken acıkıyorsunuz ama biz bomba sesleri ile doyuyoruzz… Siz halinize şükrederken bizler Elhamdülillah ya Allah Elhamdülillah diyoruz farkımız aslında bu kadar büyük ve bi o kadar da kısa şükür ile hamd arasında fark işte… “
Yazıyı bitirmiştim nasılda hazinnn…. Nasılda gerçekleri yaşayanlardan bilmek birebir okumak zormuş… Şükür dedi belis hamd ile şükür arasındaki kadar kısa bir o kadar uzun ne kadar doğru tanımladı değil mi ? Şaşkınlık hüzün utanç herşeyi aynı anda yaşayarak ilerledim evime doğru.. Yatsı ezanı okunmaya başladı oturdum bir kaldırıma ve dinledim elimde Belis in mektubu sıkı sıkı saklıyordum onu bir an onu düşündüm acaba ne yapıyor diye belki yaşamak istemiyordu o kadar acıdan sonra belik yüreği prangalar gibi bağlamıştı hayallerini ama başımı kaldırdım göğe doğru yerler kan olsa da gök yüzünde füzeler uçuşsada belki beni hisseder diye kaldırdım başımı ve yalnız değilsin milyonlarca Müslüman size dua ediyor… Dualarda buluşuyoruz.. Hayallerde buluşuyoruz ve unutma belis bir gün hepimiz arafta buluşuyoruz… Duamdasın duamızdasınız… 
Utandım elimdeki nimetlerden bir an sofrada bir sürü yemek varken şükredip ya Rab yine ver der gibi şükrederken… Rahat rahat elimi kolumu sallaya sallay gezdiğim sokaklar…Ve herşey den utandım… 
Tek cümle bunca düşünceden sonra tek bir cümle çıktı ağzımdan Elhamdülillah!...