Yine ve yine testiler kırılıyor, içindekiler yok oluyor. Artık ne o kırılan toprak testiyi yerine getirebilirsiniz nede içindekileri. Bu vurdumduymazlıkla, ihmaller ile daha ne testiler kırılacak daha ne ocaklar kül olacak.

Esperili fıkralarıyla, bazen nükte, bazen nasihat ve ikazlarıyla dillerden düşmeyen bir Nasrettin Hocamız var. Bir gün hoca oğluna pınardan su getirmesi için su testisini verir. Ardından oğlunu dövmeye başlar. Oğlu ‘’Baba ne yaptım ki, beni dövüyorsun, testiyi mi kırdım.’’ diye cevap verirince, Hoca ‘’Testi kırıldıktan sonra daha dövmenin ne faydası var’’ diye cevap verir. Bizlerde gün geçtikçe düzelmek, ıslah etmek yerine gün geçtikçe artan maden ocağı kazalarında ve bu uğurda işçiler ölürken o insanların ve ailelerinin acı feryatları içimizi yakıyor. Öyle bir ihmal ve tedbirsizlik ki, kaza anından günlerce sonra işçilerin ölülerini çıkarmak için bütün ekipler seferber oluyor.

Hocamızın nasihatine hiç uygulamıyoruz, ders almıyoruz, denetim yapanları da denetlemiyoruz. Bazen ihmal bazen kulak ardı, bazen biraz daha idare edelim diyerek geçiştiriyoruz. Ölen bu insanları kim geri getirecek o anaların o çocukların feryatlarını kim dindirecek. Bir baraj yapıldığında önce etüt çalışmaları yapılır, heyelanlı bölgeler güçlendirilir mümkün değilse bu alandan vazgeçilir. Acaba diyorum kâr amacıyla bu tür etüt veya güçlendirme-ler ihmal mi ediliyor. Günlerdir göçük altında bekleyen 18 işçinin kurtarılması için yoğun bir şekilde çıkarmaya çalıştılar. Televizyon kanallarından o ekipleri izlerken içimiz buruluyor. O çürümeye yüz tutmuş ağaç destekli dehlizlerden ilerlerken sanki korku tünelleri gibi insanı ürpertiyor, belki de onlarda her an tehlikeyle karşı karşıyalar.

Diğer taraftan cadde ve yollarda işaret levhalarımız var. Hiç düşündünüz mü, o levhalarının, ışıklandırmaların ve kavşak lambalarının, bariyerlerin oraya konulması kaç cana mal oldu. Önemli olan hiç can kayıpları yaşanmadan bilinçli olarak ön çalışmaların daha aktif ve organizeli hale getirmektir.

Daha evvelki facialardan halen daha ders almamışız. Daha kaç can daha yok olacak, ocalar sönecek. Bu zincirleme maden ocağı kazaları ne zaman bitecek. Hani tehlike anında işçilerin korunacağı muhkem korunma odaları olacaktı, artık can kayıpları yaşanmayacaktı, bu tür ocaklar sıkı denetimlerle kapatılacaktı. Ne zaman ders alacağız. Tükensin artık bu sancılar.
 
Canlara yazık, cananlara yazık, mallara yazık, zamana yazık, insafsız dünyanın insafsız insanları daha kaç can yakacaklar.