Günümüzde ferah bir nefes ve beyaz dişler için sıkça başvurulan ağız gargaraları, masum bir hijyen ürünü olmaktan öte, bilinçsiz kullanıldığında ağız sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturabiliyor. Çene cerrahları, özellikle düşük pH değerine (asidik) ve alkol içeriğine sahip gargaraların diş minesini aşındırarak çürük oluşumunu hızlandırdığını, tat alma duyusunu körelttiğini ve hatta uzun vadede çene kemiğinde geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabileceğini çarpıcı bir şekilde ortaya koydu.
Asidik ve Alkol Bazlı Gargaralara Dikkat: Diş Minesi ve Tat Duyusu Tehlikede!
Uzmanlar, yaygınlaşan ağız gargarası kullanımına karşı önemli uyarılarda bulunarak, "Özellikle asidik içerikli ve alkol bazlı gargaraların uzun süreli kullanımı, diş minesinde erozyon, dilde tat alma duyu kaybı, diş eti hastalıkları ve ağız mukozasında hasar gibi sorunlara yol açabiliyor" dedi. Alkol, klorheksidin ve yoğun antiseptik içeren gargaraların dil yüzeyindeki tat tomurcuklarını zamanla tahrip ettiğini belirten diş hekimleri, bu durumun tatlı, tuzlu, acı gibi temel tatların algılanmasında güçlüğe ve ağız içinde kronik yanma hissine neden olabileceğini ifade etti. 2024 yılında yapılan bilimsel çalışmaların, düzenli gargara kullanan bireylerde %18 oranında tat kaybı ve dil yanması vakalarının görüldüğünü gösterdiğini de sözlerine ekledi.
Diş Beyazlatma Hayali Kâbusa Dönüşebilir: Mine Aşınması ve Çürük Riski Artıyor
Özellikle yüksek alkol oranına (%20 üzeri) veya asidik yapıya sahip ağız gargaralarının ağız mukozası ve diş eti epitelinde ciddi hasarlara yol açabileceğini vurgulayan uzmanlar, "Bu durum yanak içlerinde ve diş etlerinde şiddetli yanma, kuruluk, soyulma ve ilerleyen süreçte açık yaralara (ülserlere) neden olur. Her gargara kullanımında aslında ağzınızın koruyucu tabakasını yakıyor olabilirsiniz. Yanak mukozasındaki bu mikro hasarlar zamanla daha büyük sistemik enfeksiyonlara da kapı aralar" uyarısında bulundu. Düşük pH değerli gargaraların diş minesinde asit erozyonuna yol açtığını belirten diş hekimleri, bunun sonucunda diş hassasiyetinin arttığını, diş çürük oluşumunun hızlandığını, diş minesinin inceldiğini ve diş renginde koyulaşma veya sararma gibi estetik sorunların ortaya çıkabileceğini söyledi. 2024 yılındaki bir araştırmaya göre, düzenli gargara kullanan bireylerde %32 oranında diş erozyonu tespit edildiği de aktarıldı.
Çene Kemiği Bile Tehdit Altında: Uzun Süreli Antiseptik Kullanımına Dikkat!
Çene cerrahları, yanlış ağız gargarası kullanımının sadece dişleri değil, çene kemiğini de ciddi şekilde etkileyebileceğini dile getirerek, özellikle klorheksidin bazlı gargaraların dişlerin üzerinde kalıcı koyu kahverengi veya siyahımsı lekelere neden olabileceğini belirtti. Bu renklenmelerin diş taşı gibi kalıcı hale gelebileceğini ve hatta profesyonel temizlikle bile tam olarak giderilemeyebileceğini ifade etti. Uzun süreli antiseptik ağız gargarası kullanımının ağız florasındaki faydalı bakterileri yok ederek diş eti hastalıklarının ilerlemesine, diş eti çekilmesine, diş kayıplarına ve en önemlisi çene kemiğinde erimeye zemin hazırlayabileceği uyarısında bulundu.
Ağız Gargarası Masum Değil: Kalp Damar Hastalıklarını Bile Tetikleyebilir!
Uzmanlar, ağız gargaralarının sadece ağız sağlığını değil, tüm vücudu tehdit edebileceğini vurgulayarak, "Klorheksidin gibi güçlü antiseptikler, ağız mikrobiyotasını bozarak ağızdan mideye ve kalbe kadar olan nitrat-nitrit-oksit dengesini etkiler. Bu durum uzun vadede hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve bağışıklık sistemi zayıflamasına yol açabilir. Masum bir gargara kullanımı, zamanla sistemik kalp damar problemlerine bile neden olabilir. Ağız sağlığı, vücut sağlığının kapısıdır. Ağız gargarası seçerken üç kez düşünün" şeklinde konuştu. Uzmanlar, pH'ı nötr veya hafif alkali olan, alkol içermeyen gargaraların tercih edilmesi gerektiğini, uzun süreli kullanımda mutlaka diş hekimine danışılması gerektiğini ve ağızda tat kaybı, yanma, dişlerde lekelenme gibi belirtiler görülmesi halinde gargara kullanımının derhal bırakılması gerektiğini sözlerine ekledi.