Dünya, yeni bir pandemi ihtimaline karşı yeniden teyakkuzda. Bilim çevreleri, ölüm oranı %80’e kadar çıkabilen Henipavirüs ailesinin yaratabileceği küresel tehdide karşı hazırlık çalışmalarını hızlandırdı. COVID-19’un ardından benzer bir krizle karşılaşma endişesi, uzmanları zamanla yarışan bir araştırma sürecine sürükledi.
EN TEHLİKELİ PATOJEN GRUPLARINDAN BİRİ
1994’te Avustralya’nın Queensland bölgesinde keşfedilen Hendra virüsüyle tanınan Henipavirüs ailesi, daha sonra Güneydoğu Asya’da görülen Nipah virüsüyle dünya genelinde korku yaratmıştı. Mevcut tedavilerin yetersiz kalması, bu virüs grubunu küresel sağlık için en riskli kategorilerden biri hâline getiriyor.
APTAMER TEDAVİSİ UMUT OLDU
Henipavirüse karşı en kritik çalışmalar, Avustralya’daki Hastalık Hazırlık Merkezi’nin yüksek güvenlikli BSL-4 laboratuvarlarında yürütülüyor. Dr. Aaron Brice liderliğindeki araştırma ekibi, virüsün hücrelere girişini engellemeyi hedefleyen aptamer temelli yeni bir tedavi üzerinde çalışıyor.
Dr. Brice, geliştirdikleri yöntemin önemini şu sözlerle anlattı:
“Amacımız, Henipavirüs ailesinin farklı türlerine bağlanabilen aptamerler geliştirerek virüsün enfeksiyon oluşturma yeteneğini durdurmak.”
Başarı sağlandığı takdirde, bu teknoloji yalnızca mevcut virüslere değil, gelecekte ortaya çıkabilecek yeni Henipavirüs türlerine karşı da geniş kapsama sahip bir tedavi sunabilecek.
APTAMERLER NEDEN ÖNEMLİ?
Aptamer terapileri, klasik antikor tedavilerine göre çok daha hızlı geliştiriliyor ve soğuk zincir gerektirmiyor. Bu özellik, özellikle sağlık altyapısının zayıf olduğu bölgelerde büyük avantaj sağlıyor. Pandemi dönemlerinde hızlı üretim imkânı sunması ise bu teknolojiyi kritik hâle getiriyor.
Dr. Brice, araştırmanın önemini şu ifadelerle vurguladı:
“Yöntemin kesin olarak işe yarayıp yaramayacağını bilmiyoruz. Ancak başarılı olursak, bir sonraki pandemi başladığında dünyayı çok daha güçlü bir savunmayla karşılama şansımız olur.”
TÜRKİYE’DE ÜÇLÜ VİRÜS DALGASI
Küresel sağlık tehditleri tartışılırken, Türkiye’de de solunum yolu enfeksiyonlarında belirgin artış yaşanıyor. Hava sıcaklıklarının ani düşüşüyle birlikte grip (influenza), RSV ve Covid-19’un aynı anda yayılımda olduğu “üçlü virüs” dönemi beklenenden erken başladı.
Uzmanlar, hastanelere yüksek ateş, öksürük, halsizlik ve nefes darlığı gibi şikâyetlerle başvurularda keskin bir artış olduğunu belirtiyor. Çocuklarda ağır bronşit vakalarında artış gözlenirken, yetişkinlerde ve özellikle 65 yaş üstünde zatürre riskinin yükseldiği bildiriliyor.
Kronik hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılanmış kişiler ve hamileler için mevcut durumun daha ciddi sonuçlar doğurabileceği uyarısı yapılıyor.
Dünya yeni bir pandemiye hazırlık yaparken, mevcut solunum yolu enfeksiyonlarının eşzamanlı yayılımı küresel ve yerel ölçekte sağlık sistemlerini dikkatli olmaya zorluyor.